14 Aralık 2017 Perşembe

ANLAŞILMAK

(Eski bir yazı ama eskimiş mi?)

Rehberlik yaparken turların sonunda değerlendirme formları dağıtmam isteniyordu. Acente bunları geribildirim olarak kullanmaktaydı. Sorulardan biri de rehberi nasıl bulduklarıydı.

Acente sayesinde hayatımda hiç almadığım, herhalde daha da alamayacağım kadar geribildirim –en azından yazılısını- toplamıştım.

Geribildirimin bu elle tutulur biçimi üstelik de o miktarlarda olunca kulak ardı edilemeyecek şeyler söylüyor insana.

Yazılanları yerine teslim etmeden önce benimle ilişkili bölümlerini bir deftere not ediyordum. Böylece ortaya ilginç bir koleksiyon çıktı birkaç sezonun sonunda. Üzerinden yeterince zaman geçtiğinde yeniden okudum (artık rehber değildim). Söylenmiş olanlarla başka bir insanın portresini çıkarmaya çalışmak gibiydi. Bildiğim ama yabancı birinin.

Aynı tur içinde aynı insandan çok ilgili-ilgisiz, doyurucu bir biçimde bilgilendirici-yeterince “anlatmayan,” vb, vb olarak söz ediliyordu. Kimi bu insanın belki kendisinin bile farkında olmadığı iyi bir niteliğini keşfetmişti, kimi de hiçbir aynada görmemiş olduğu bir defosunu…

Tek tek her birinden yola çıkılarak yapılacak “robot portreler,” birbirine taban tabana zıt denebilecek kadar farklılaşabiliyordu.

Ya bütün bu portrelerin “orijinali” ile ilişkisi? Aslını ne kadar yansıttığı?

İşte o zaman farkına vardım.

Orijinal diye bir şey yoktu belki de. Bir bütüne (özne, nesne) sonsuz çeşitlilikte derinlikten, yükseklikten bin bir ışık altında bakışlar vardı bunun yerine.

Eğer böyleyse, orijinale sadık oluş, öznenin kendini algılayışıyla ona bakışların yakınlığından ibaretti.

Anlaşılmak dediğimiz, kendimizi gördüğümüz gibi görülmek demek kabaca. İç ve dış görüşlerin üst üste gelmesi. Ama bir insana (olaya, olguya, nesneye) tek bir açıdan, tek bir ışık altında, tek bir bakış olabilir mi? Hepsini aynı anda, aynı nesne üzerinde toplayabilmemiz mümkün olsaydı, bir uydu fotoğrafı ile Flaman bir ressamın bakışı, amatör işi bir dijital fotoğraf makinesi ile usta bir karikatürcünün imbiğinden geçmiş bir görüntünün bize anlattığı, bakılan bir bile olsa ne kadar aynı olabilirdi?

Peki nesnenin hangisi açısından “anlaşılmış” olduğunu söyleyebilirdik?

***

Geribildirimler defterini kapadığımda, ee, diye sordum kendime; bunlardan hangisi bendim? Cevap kapının arkasında beklermiş gibi şaşırtıcı bir hızla geldi: Hepsi ve hiçbiri!


Yaşadığım en özgürleştirici deneyimlerden biriydi.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder