27 Nisan 2020 Pazartesi

TOZLAŞMA


Akşam güneşine karşı balkonda oturmuş laptoptan kitap okuyordum. Birden çıkan esintiyle üzerime altın yaldızı bir perde indi. Toz sanıp başına hele şu sıra bir şey gelmesini hiç istemeyeceğim bilgisayarla içeri kaçtım. İşin aslını, bir iki gündür her yüzeyde elime gelen tabakanın şehvetle tozlaşan çamın eseri olduğunu sonradan anladım.



Balkonun köşesi, görüş alanımın epey bir kısmı onunla kaplı. Kıyamadığım dalı verandayı kemiriyor. Ama başımın da tacı. Bir çamla ilk kez böyle burun buruna yaşıyorum. İnsan merkezli bir tepki duymaktan uzak, tecrit içinde tecritten yakınmadan balkonu ona terk ettim. Coştukça coşa dursun, geçirdiği değişimi seyrediyorum. Hiçbir şey olmuyormuş gibi görünen onca zaman sonra çiçeklenişi (çam için herhalde öyle denmez ama). Kozalağa dönüşecek bu organların tozları saçıldıkça açık sarıdan koyuya, uçuculuktan katılaşmaya geçişini, uçlarından filizler çıkarışını.



Bir bahar ayini!

*
Usta bir müzisyenin Rönesans flütünden eski bir İngiliz ezgisi olan Daphne üzerine çeşitlemeleri dinliyordum. Ne kadar güzel! Aşka gelip İngiliz halk şarkıları albümünü çıkardım. Kayıt cihazını açtım. Daphne’den başlayıp ortasından sonuna kadar çaldım.

Esinlenmek insanı daha akıcı yapıyor. Çam ile birlikte tozlaşmak gibiydi. Hayatı hissettim. Yavaşça değişmeyi. Dönüşmeyi.


O da benim Pazar ayinim oldu.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder