4 Nisan 2020 Cumartesi

FARKINDALIK MI DEMİŞTİNİZ?


Yolu kesilen karınca kafilesinin kısa süreli bir şaşkınlığın ardından yeni bir güzergah bulmasına benzedi. Korona günleri kendi rutinini, işleyişini yaratıyor.

İçe çekilmenin sessizliğini seviyorum. Çok elverişli bir arka plan bu. Sadeleşmeyi esinliyor.  Elin ve aklın bir seferde tek bir şeyde olmasını.



Birçok yararının yanı sıra tek şeye odaklanmanın huzur verdiğini böyle bir bağlamda yeniden keşfediyorum.

Bu, dikkat anlamına geliyor ki kazadan beladan kaçınmak gereken bu günlerde en değerli koz.

Kapandığımız ev, verdiği güvende olma hissi ve kendini salma ile en sık kazaya uğradığımız ortamlardan.

Mutfakta, banyoda, merdivenlerde, eşya kaldırıp indirirken, görse Thich Nhat Hanh’ın benimle gurur duyacağı bir oradalık halindeyim. Korkulu bir kendini kasma değil bu. Katıksız bir dikkat hali.

Zihni gevşetmeden derinden dinlendiren bir uyanıklık.

Bir uzantısı, kaynakların ekonomik kullanımı. Su, elektrik (umumu da gözeterek), erzak kadar girdilerin (haberler, oyalanma araçları, üşüşen düşünceler, bin bir rengiyle basan hisler) dizginlenmesiyle kafa ve algılarda da tasarruf. (Kendimi daldan dala atlamaya, dağılmaya bıraktığım aralar var ama oturduğum yerde; bu sırada elimde mesela bıçak yok.)

Olağanüstü zamanlarda zihin zıvanadan çıkmaya hazır. Onun çoğalma eğiliminin panzehriymiş meğer odaklanma. Kulak vermek. Dinlemek. İşitmek. Bedenini, ruhunu, ötekini.

Flüt çalmak nasıl bir ruh haliyle başlarsam başlayayım, hiç şaşmadan bana bunu veriyor. Aynı kıvamı artık havuç soyar, soğan doğrar, temizlik yapar, raflardan bir şeyler indirir, suyu açar kaparken de yakalamak bu inzivanın hoş bir armağanı oluyor.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder