15 Nisan 2020 Çarşamba

TAHİN PEKMEZ


İnsan her şeye uyum sağlıyor.



Maske takarken artık gözlüğüm buğulanmıyor. Beynim nefesimi ona göre ayarladı. Pazarın plastik deryası görünümüyle, girişinde eli termometreli, maskesinin üzerinden gözleri başlardaki gibi gülmeyen jandarmalarla irkilmeden hızla sonuna kadar yürüyor, henüz torbalanmamış ürünü olan tezgahları mimliyor, her zamanki alışılmamış miktarlarımla alışveriş ediyorum: “7 portakal, 12 elma, 5 limon..”

Dün, kımıldayan yaprakların arkasında bile korona aramaz olduğumu fark edip sevindim. Kaygı düzeyi düşmüş. Makul olanı yapmakla yetiniyorum. Demek ki belirsizlikle barış masasına oturmuşuz.

*
Zihinde düşüncelerin cirit atmadığı sakin bir alan yakalayıp bunu ağdaki bir delik gibi genişletmek, sonunda içinden geçip öte yana ulaşmak özgürleştirici.

Meditasyonun en büyük armağanı bu oldu. Düşüncelerle özdeşleşmemeyi, odağını aralarındaki boşluğa kaydırmayı, ağdaki delik misali orada daha çok vakit geçirmeyi öğretmesi. İplerini düşüncelerin, kaygıların oynattığı bir kukladan başka bir şey olduğunu sırf aklına değil, bedenine de göstermesi.

*
Yaşadığım evlerin ufaklığı ile verdikleri enginlik hissi hep ters orantılı oldu. Ev ile ilişkimde sözcük “yuva” değil. Anaç değilim. Bana aidiyet duygusu veren şey sarıp sarmalayan bir kozadan ziyade bu genişlik, açılıp gitme hissi.

Ne yağmur ormanları sığdı küçük mekanlarıma ne (şimdiki gibi) Samanyolunun bir ırak köşesinde insan yerleşimine açılan asteroit imgelemleri.

Zihnimde oluşan açıklık yaşadığım yere yansıdığında tamam diyorum, burası benim yerim!

Yeni yerim de bu sınanmadan geçti.

*
Gündelik yaşamın tatları, uyaranları, renkleri elbette değişiyor.

Pekmezi kıtlaşmış tahin-pekmez gibi. Biraz baskın, ağırca, tuhaf bir şekilde aynı anda yavan.

Sesler de değişiyor. Nüanslar belirginleşiyor, tamam ama başka koşullarda psikotik denilecek bir dönüşümden de geçiyor. Kovaya dolan sudan kalabalık bir yerde uykuya dalarken işitilen fısıltılar yükseliyor. Hışırtılar, hararetli dedikodulara dönüşüyor. Rüzgar başlı başına bir radyo tiyatrosu.

Beynim eksilen insan seslerinin ikamesini işittiği başka şeylerle kendisi üretiyor.

*
Farklı bir fasıl. Pekmez azaldıkça çoğalan tahin yoğunluğunda.

Öncesiyle boy ölçüştürmeden yaşıyorum. Ne ise o olarak.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder