12 Şubat 2016 Cuma

AĞIR ÇEKİM

Dur dur, dedim kendime, aksiliğin üzerinde. Ağır ol. Damağında zehir gibi bir tat, diken üstündesin. Çek kenara, çık dışına, otur. Önüne kattığını seninle birlikte sürükleyen ters esen rüzgarını dinmeye bırak. Bir yandan da seyret, bu rüzgar çıktığında neler oluyor.

İyi şeyler olmuyor. Sinirlerini oynatıyor. Kendin başta, elinin altında, karşısına çıkan ne varsa karartıyor, kötü mü kötü gösteriyor. Tepenin atmasını da bunlardan biliyor. Negatif ne kadar kayıt varsa “Zaten..” diye başlayarak çekip çıkarıyor. Çerçöpün eklenmesiyle yuvarlandıkça büyüyen bir çalıyı oradan oraya, bir olumsuz hükümden diğerine sürüyor.

Sonra?

Alt tarafı gelip geçici, nahoş bir ruh halini onun körüklediği “akıl yürütmeler,” haklı çıkarmalar vb zihinsel reflekslerle katılaştırıp uzatıyorsun. Rüzgarın bir sonraki esişine biraz daha “tutucu” bir zemin hazırlıyorsun.

Oynak zeminlere döşenen milli kaldırım taşlarımız gibi. Taşı, aklının işleyişini bırak, zemine, dalgalanışına bak. Analiz etme. Gör, doğasını gözlemle. İnsanın bazen tersliği üzerinde oluyor. Strese girdiği durumlar ardı ardına geldiğinde, otomatik tepkilerini harekete geçiren şeyler tetiklendiğinde, belki yediklerinden belki hava koşullarından, ülkenin halinden.. her nedense. Sana, bedenine, algıladıklarına ne yapıyor, iyice bir hisset.

Bu oynak zeminler misali ruh halleri üzerine hiçbir şey bina etme. Hiçbir kanı, yargı, hüküm. Bırak, gelsin geçsinler.

Eğlenceli, hafife alan bir ad, etiket takabilirsin (slogan da iş görür). Bir daha sefere aynı tuzağa kim bilir kaçıncı kez düşmeye karşı bir uyarıcı olur.

Poyrazım üstümde! Düşmancalık. Sağa sola, içe dışa itinayla bok atılır!

Sessizleş. Düşünce üretmeyi bırak. Gözlerini dört aç, kulak kesil. Psikoatmosferik bir fenomenin seyri televizyonda, internette filan bulabileceklerinden ne kadar daha sürükleyici, gör.

*
Müzikle uğraşmak dört koldan ilham veriyor. Yavaşlamanın değerini, olmadık ufuklar açışını bir de onunla keşfediyorum. Belirtilen tempoda bir türlü içinden çıkamadığıma, beceremediğime tempoyu iyice düşürerek ağır, çok ağır giriştiğimde üzerinde çalışılabilir bir alan açılıyor. Beynim mesajı alıyor.

Koşmak, koştururken hep aynı hataları yapmak zorunda değilim. Zamanı sınırlanmamış bir es halinde uzatarak önce neler olduğunu, nerede nasıl takıldığımı görebilirim.


Öğrenebilir, ustalaşabilir, sonra ana tempoya dönebilir, kim bilir, belki onun bile üzerine çıkabilirim.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder