23 Eylül 2015 Çarşamba

LA

Dikkatin tatlı noktası da izlediği hiçbir şeyle (iç-dış, olumlu-olumsuz) tepkimeye girmeyen sakin uyanıklık. Yargılamayan, kıyaslamayan, olanı olanda görüp kavrayan saydam bir bakış. (Notaları ancak birbirlerine göre adlandırabilen göreli kulağa karşı kendi içlerinde bilen mutlak kulak gibi.)

Bundan kaydıkça benmerkezli olmaya, açıklığı, duruluğu da takıntıya, saplantıya doğru bozunuma uğramaya başlıyor.

Uçlarda artık her şeyi kendi bildiğine, istediğine göre yontmaya bakan, olmadığında sonu gelmez gevişlerle sadece kaygı, endişe, öfke, nefret doğuran yıkıcı bir dikkate dönüşüyor.

Daha oralara gelmeden karardığı bir aralık var ama.

Blok flüt birden gözüme çarpmadan önce oradaydım.

Ülkenin, bölgenin kavurucu karmaşasına aklımı ve yüreğimi kaptırmış. Çırılçıplak ve ben olarak değil, İnsanın alabildiğine kırılganlığını acıtıcı bir derinlikte hissederek. Çıplaklık (ikinci el yorumlar, açıklamalar, koşullanmalar bir yana atıldıktan sonra), hiçbir şey bilmediğimin teslimiydi. Sığınılacak kağıttan kaleler, hazır yutulmuş inançlar olmadığında gelen o korunmasızlık.

Aslında, dümeni tatlı noktasındaki dikkate bırakmak için elverişli bir kabuk kırılması, açıklık. Ve insanı takıldığı yerden çıkarıp yürünecek bir yola koyan da o.

Ama duyguların (acı, endişe, korku) girdabına kapılmıştım.

Ortalığı içimde yatıştıran, dikkati doğru ses verdiği aralığa getiren küçük plastik flüt oldu.

Sanki panik içinde sekiz kolunu birden boğazıma, yüzüme dolamış sıkan irice bir ahtapot vardı da debelenmeyi kesip sakince onu kenetlendiği yerden sökerek omzuma koydum. Sonra da yuvasına bırakıp dalışa devam ettim. Zihinsel enflamasyon öylece yatıştı.

Bir şey tutturup ortalığı ayağa kaldıran çocuğun dikkatini başka noktaya kaydırır gibi. Ham halinde zihin, tutunacak, yapışacak şey arayan, bulduğunda dünya bundan ibaretmiş gibi asılan ama onu başka bir tutamakla değiştirmeye her zaman hazır bir ahtapota benziyor. Ve 7’sinde neyse 70’inde de o.


Heyecan, heves duyacağı bir konuyla yatıştırıldığında ise yozlaşmaya açık dikkati yerini tatlı noktasındaki duru dikkate bırakabiliyormuş demek. Her sabah yaptığım gama (an’a) kulak kesilmek bana bunu gösteriyor.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder