Bir sabah bir uyanmışın ki yatarken başucuna bıraktığın
şeylerin (yaşına göre telefonun, saatin, okuduğun kitap, yazmakta olduğun not,
takma dişlerin vs / nirengilerin) sırası değişmiş. Konumu. Önemi. Birbirleriyle
ilişkisi. Mevcuda yeni şeyler eklenirken bazıları da çıkmış. Ufak tefek
değişiklikler belki. Oradan buradan. Belli belirsiz. Ama bütüne düşen ışığı
farklılaştırmaya yetmiş. Taş gibi yerinde, hep öyle olacak sandığın algın şimdi
değişik bir ışık altında. Üzerindeki ağırlığı da aynı değil. Kaymış ve sana
belirli bir şekilde bildiklerine yeniden baktırıyor.
Neler görürdün? Görüyorsun?
İlki, hayata ve kendine ardından baktığın güçlü
filtrelerden birinin ne menem bir şey olduğu. Üzerindeki yükün kalkması
(işlevine ihtiyacın azalması) ile artık onunla değil, ona bakabiliyorsun. Bu da esaslı bir değişiklik. Düşüncelerinin,
inançlarının tanrı kelamı statüsünden çıkması, zorlayıcılıklarını kaybetmesi
demek. Kendini artık düşündüklerin, bakış açın ve hislerinle özdeş görmüyorsun.
Dolayısıyla hayat da bunlarla bildiğinle sınırlı olmaktan kurtuluyor.
Filtre gözünde değil, şimdi kenarda. Eline alıp evirmeye
ve çevirmeye koyuluyorsun. Ne kadar kalın! Bulanık da. Nice esintinin tozu
birikmiş. Yavaş yavaş kirlenmesine alıştığın için temizlemenin aklına gelmediği
matlaşmış bir gözlük gibi.
Tek delikli bir kalbur veya. Hayatı, çevreyi, insanları
kafana, ihtiyaçlarına, yargılarına göre eleyen, yegane deliği duruma göre
genişleyip daralsa da hep aynı biçimde işleyen bir kalbur.
Tepkiyle.
Sağa sola şap diye yapıştırdığın etiketlerin arkasında,
buz gibi soğuktan fokur fokur kaynamaya uzanan geniş bir yelpazedeki
tepkilerle. Küçümseme, azımsama, hor görme, yok bilme, can sıkıntısı, antipati,
tedirgin olma, ürküntü, sinme, eziklik, kızgınlık, öfke, nefret.
Tanrım! Gün boyu haldır haldır çalışıp geceleri
rüyalarına bile sızan berbat teknolojili tam bir reaktör.
*
Çalışmasıyla özdeşleşmen zayıfladığında kapısına kilit mi
vuruluyor? Gelecekte nasıl olur bilemem ama hayır. Ama giderek pençesi ve
çarpıtıcılığı gevşiyor. Gevşedikçe de tepki duysan bile onunla daha az harekete
geçiyorsun. Kendine yönelik (bu reaktör hem içe hem dışa çalıştığına göre)
hükmünü de kaybediyor.
Bir sabah uyandığında bir de bakıyorsun, reaktörün
kumanda odasına zincirli değilsin artık.
Nefesin hafifliyor, derinleşiyor.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder