Will Gompertz’in modern sanatın 150 yıllık yaşamını
kucaklayan kitabını iştahla okuyorum. İşin mutfağından biri olarak malzemeyi
ele alışında birinci sınıf bir şefin tensel dokunuşu var. Gayet yenek, popüler
ama yakın da, içli dışlı. Sıcak ve taze. Kat kat ve çok renkli.
Modern sanat, sanatçılar, çağları ve kendi ruhlarında “dokunulan,”
kanlı canlı varlıklar olarak sürükleyici bir geçit halinde günüme konuk oluyor.
Empresyonizmden hemen önceki filizlenişinden bugününe,
modern sanat ile konu elbette bir yandan da insanın kendine, topluma, doğaya,
çevreye bakışındaki değişimler. Ortaya çıkışlarıyla sahneyi yıkıp viran eyleyen
empresyonistlerle birlikte kalıpların eğilip bükülmesi, zorlanması, sonunda
fırlatılıp atılması, aynı zamanda insanın da algı kalıplarıyla yaptığının
hikayesi.
Bugün bize hep böyleymiş gibi doğal gelen bakış açıları,
yaklaşımlar, gerçekte sanatçıların büyük rol oynadığı kabuk kırılmalarının
ürünü. Savaşlar, endüstri ve toplumsal devrimler kabuğu kitlesel olarak
kırarken sanat bunu hep bireye, düşüncesine, iç alemine ve ilişkilenme
biçimlerine doğru uzatıyor.
Gompertz’in navigatörlüğünde bu 150 yılın üzerinden
geçerken kat edilen yolu, hızlandırılmış gökyüzü filmleri gibi izliyorum. Toplu
umut-iyimserlik-endişe-karabulutlar-kabus-isyan-yeni arayışlar-kendine
inanç-öfkeli bir inançsızlık. Sanatçının kendisine, insana biçtiği rol de
devleşe ufalana, küfürle tutku arasında gide gele bu silsile içindeki yerini
alıyor.
Kitapta beni heyecanlandıran birçok şeyden biri, tepkimiz
ne olursa olsun, dünyaya bakışımızı etkilemiş, biçimlendirmiş sanatçıların
yaşadığı adanmışlık. Tutku. Sıradana, önüne koyulana teslim olmama. Ona başka
yollar olduğunu fısıldayan sese önce kulak, sonra vücut verme iradesi. İkon
kırıcı niteliğiyle zorunlu olarak karşılaştığı olanca dirence (bir o kadar da
bu kadar bile fark edilmemeye), iç çelişkilerine, bütün bir duyarlığına rağmen
karşı koyup yoluna devam etme dürtüsü.
Az gidip uz giden, dere tepe düz giden sanat ve
sanatçının peşine takılmak, onu içinde bilmek, uyandırılmaya teşne tutkuna
dokunmaya bırakmak güzel.
*
What
are you looking at? / Pardon neye bakmıştınız, Will Gompertz
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder