Ahmet Hakan’ın yazı başlığını görüp hevesle tıkladım: “Tayyip
Erdoğan nefreti’ne neden olan kişilerin temel özelliklerini açıklıyorum”. Dilimin ucundaki düşünceyi, nefretin
arkasındaki nefret edene bakışı bulacağımı ummuştum. Ama hayır, nefrete değil,
onu meşrulaştıranlara bakıyordu. Hevesim kursağımda kaldı.
Beni bir zamandır ilgilendiren, sakızlaşan nefretin
yöneldiği değil, kendisi. Nesnesi değil, öznesi. Doğasına, işlevlerine ve
bedellerine bakıyorum.
Nefret, perspektif çarpıtıcı. İndirgeyici. Tek bir
noktaya odaklanarak neden-sonuç ilişkilerine etraflı bakışa, hazırlayıcı
koşulları sorgulamaya engel. Yüzleşmeye set çekerek önemli bir dönüşüm
fırsatını harcıyor.
Nefret hapsedici. Teke indirgediği müsebbibi olağanüstü
büyüterek karşısında çıkış görememeye, çaresizleşmeye, saplanıp kalmaya çanak
tutuyor.
Nefret, nefret edilene bağımlı kılıcı. Onun bağlamına,
yaklaşımına, adımlarına. Bunların ötesine geçememeye.
Nefret kendine kör. Çirkinliğine. Kısırlığına. Duyduğu
boğuntuyu külliyen karşısındakinden bilecek kadar da mükemmel bir yansıtıcı.
Ama nefret olumsuz da olsa işlevsel. Muhalifleri
birleştiriyor. Aralarında güçlü bir bağ kuruyor. Ortak bir dil, topluluk
hissinin tutkalı (tut ve kal!) oluyor. Yalnızlığa, yalıtıma, kaygı ve korkuya
iyileştirmeyen bir ilaç.
Dışavurumu, paylaşılmasıyla nefret, bir şeyler yapıldığı
yanılsaması yaratıyor. Çok da edilgen, tepkisiz olunmadığı. Tutkulu, şiddetli
duygular besliyorsam o kadar da paspas değilimdir değil mi? Dövdüğüm istediği
kadar havanda su olsun.
Uç durumda nefret, bir kimlik bahşedici. Varlık nedeni ve
yakıtı.
Nefret tabii mi? Elbette. Ama tepesi atıp karısını 22
yerinden bıçaklayan adamın cinneti de öyle. Evrimleşmiş prefrontal kortekse
(güdüsel hareketin yerine muhasebeyi koyma yetisine) daha gelemeden ilkel beyin
amigdalanın avucuna düşmek kadar “tabii” ne var? Ama bir şeyin doğal olması tek
başına onu tercih edilir ya da doğru yapmıyor.
Nefretin beslene beslene şişirilmesi, kronikleşmesi, akla
uydurulması, haklı kılınması insanın sonuçta dönüp dönüp kendini
bıçaklamasından başka ne?
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder