7 Ağustos 2015 Cuma

GENİŞLEYEN CASTING

Akustik panoramamın sağ tarafında, kayalıklara vuran sakin deniz sesleri dikkatimi çekti. Sonra kulağım sol uca, plajdaki insanlara kaydı. Bu mesafede ayrıntısızlaşan sesler peltesinden sivrilen BABAA çığlıklarına.

Türdeş seçiciliği. Bir görüntüde, sesler ve harekette dikkat insana çekiliyor. Sonunda insan, odağın merkezi olmakla kalmıyor, onu tek başına işgal ediyor. Etraflıca da değil. O an ne eyliyor, ne ses çıkarıyorsa o kadarıyla. Yontulmamış bir dikkate takılabilecek, gevişi getirile getirile en kanıksanmış tasavvurunun birbirini kendiliğinden izleyerek ipe dizilen korku, kaygı, umut, sevinç vb halkalarıyla.

Dikkat çalışılıp eğitildikçe algıyı sıkıca kuşatan duvarlar inceliyor, geçirgenleşiyor. Sahnenin insandan hariç yanları algıya katılıyor. Kıyamet koparken kuş seslerini işitebiliyorsun o vakit. Ormanlık tepelere, çatlak betona, paslı su depolarıyla kahve maşrapana düşen ışığın bin bir tonunu seçebiliyorsun.

Zaman algın da hareketleniyor. Nokta nokta olayların ardında süreçleri, tekrarlayan motifleri ayırt ediyorsun. An, kaprisli tepkilerinle sınırlanmış bir tutsaklık olmaktan çıkıyor, akıştaki yerine dönüyor.


Sen ona savaş açmadan, asılıp sürüklenmeden, altında ezilmeden geliyor ve geçiyor.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder