1 Ağustos 2024 Perşembe

SABAH KAVMİ

Bedenim çalar bir saat. Bilemedin 7’yi 5 geçe havada bir yay çizdirdiğim çöpü fırlatıp konteynerlerin ordan kıyıya iniyorum. Karşılaştıklarım aynı. Şıkır şıkır yeniden açılan otelin efkarını memleketten uzun havalarla dağıtan kır saçlı gece bekçisi. Yolu hınca varan bir kararlılıkla adımlayan deri kovboy şapkalı Bodrum yaşlı-genci adam. Henüz açılmamış belediye kafenin masalarında gece vardiyalarını gündüz biraları başında tamamlayan kulüp çalışanları. Uzun kafileler halinde yürüyen İngiliz turistlerle peşlerinde mutlaka sokak köpekleri. (Buradakiler şanslı, herkes koruyup kolluyor, sevmeyenler de sesini çıkaramıyor. Yüz binlercesini bir de yasasıyla bekleyen hunharca kaderden şimdilik uzaklar.) Plajda geceleyen adam şezlongundan örtülerini toplamıyorsa hala horultulu uykusunda.

Denizde de aynı insanlar. Avuçlarını sıka sıka kulaç atan sarışın pehlivan az ötede. Biraz ilerde yarı beline kadar suya girip iskeleler boyu yürüyen amcayla karşılaşacağım. Dağarına bir süredir geri geri yürümeyi ekledi. Nyad adını taktığım beyaz boneli, orta yaşlı hanım tekme tokat suya girişmiş, halı silkeler gibi sesleriyle yaklaşıyor. Başını önden ve neredeyse göğsüne kadar sudan çıkararak nefes alıyor. Bu israfa azim azim birkaç tur yüzebilmek için epey kuvvetli olmalı, bakarken ben yoruluyorum. Sabah denizinin en etkili yüzücüsü egzotik bir böcek gözü gibi parlak yeşil gözlükleri olan genç. Kıyıya dik gidip geliyor. Telaşsız, hızlı.

Ben, yonttuğu kamışla verandada oturan, kumunu eleyip eleğini asmışlardanım. Yonttuğum kamış da bir enstrüman haline getirmeye baktığım yüzme. Akşamları yüzücü, antrenör videoları seyredip sabah öğrendiklerimden aklıma/bedenime yatanları deniyorum. Yüzme, düşünüp taşınmayı da içine alan topyekun bir uğraş oldu. Bugünkü deney konusu, suyu çekerken bileğini kırmamak, ön kolunu yekpare bir kürek gibi kullanmaktı. İşe yaradı. Ne sarışın pehlivan ne de Nyad ilk kez tur bindirebildi.

Ben çıkarken sonraki parti göz aşinaları suda. Köyün yerlisi adamlar kahvehane dedikodularına başlamış, onlardan bir kadın mavi bir takımla giriyor ve nasıl seviyor denizi. Cankurtaran kurtaracak can olmadığında görev tanımındaki diğer işin başında, sonu gelmez şişeleri, kutuları, ufacık (nedense) bidonlardan taşan, torbalarını kargaların deştiği çöpleri topluyor. Koruyucu figürünün Sisifos olduğu bir iş. Yarın sabah hepsi, hepimiz yeniden başlayacağız.

Rutin kimi için nankör bir ekmek teknesi. Onu rüzgar eden için de aynı’nın içinde bir yolculuk.

Sabah güneşi omuz başında, git gidebildiğine.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder