Bir yüzme performansı sitesine göre (yaş, cinsiyet, kilo, mesafe ve zaman giriliyor) yaş grubumun hepi topu yüzde 0’ından hızlıyım. Elbette şaşırmadım. Olsa olsa suda hafif bir esintiyle sürüklenen bir Cola tenekesiyle yarışabilecek süratte yüzdüğümün farkındayım. Ama azmin elinden ne kurtulmuş!
Bu
yavaşlık zaaflarımı açık ediyor. Motor hareketler söz konusu olduğunda ağır ol
ki doğrusunu öğrenesin, yanlışları üstünkörü bir hızla geçiştirip
pekiştirmeyesin derler. Ama tabii bu, Cola tenekesinin yüzme ömrüm boyunca tek
akranım olmasına gönül indirmek de değil.
İlgiyle
bellemeye baktığım videolarda ürkütücü bir gereçle tanıştım. Yüzücü şnorkeli. Bandı,
yüzme gözlüğü üzerinde takılan eğik açılı, köşeli kesitli, dibinde valfli bir
tahliye odacığı ile bir borudan ibaret. Ürkütücülüğü burnun açıkta olması.
Zaten uyaranı da bol: Alışmak zaman (3-4 hafta) alıyor diyorlar. Ama sebata
değer; nefesi böyle hidrodinamik bir destekle aradan çıkararak tekniğinizin
aksayan yönlerine odaklanabilirsiniz. Meyvelerini hız ve artan çabasızlık
olarak verecek.
Decathlon’un
yolunu tuttum. Askılarındaki şnorkellerle bakıştık. Ufak boyları düşük
kapasiteli çocuk ciğerleri içinmiş. Diğeri yetişkinlere. Bununla çalışmanın
şimdilerde adıyla çok karşılaştığım VO2 max hacmini de artırdığı söyleniyordu.
Bakıştık. Bir aksilik olmaz da Dimyat’a pirince giderken yuttuğum sularla
denizin dibini boylamazsam kârlı görünen bir alışveriş. Bakıştık. Beli bükülmüş
yalnız boru, hayalimde birden bina boyu uzanırken apartmandan kopmuş, boşluğa
uzanan bir oluğa dönüştü. Üzerine de ona tutunup kopmasına neden olan bir
hırsız eklendi. İmgeyi kovalayıp askıdan büyük boy bir şnorkel kaparak arkama
bakmadan kasanın yolunu tuttum.
Akşam,
dilim damağım kuruyana kadar sırf ağızdan nefes alıp vererek evin içinde
şnorkelle dolaştım. Ertesi gün denize onunla girdim. Nefesi ağızdan alıp vermek
kolay, suda açık burnunu idare etmek zor. İmiş. Yüzüstü denize uzandığım an burnuma
sular doldu. Panikle doğruldum. Şnorkeli bırakıp tatsız bir yenilgi hissiyle
yüzdüm.
Akşamın
konusu bu boruya ne yapıp da alışılacağıydı. Alt tarafı ağızdan aldığın nefesi
ağız ve burundan vermek. Videolar kısaydı ama atladığım bir püf noktası
sundular. Dikey başla! Önce ağzın su altında kalsın, beynin tehlike olmadığına
ikna olsun. Sonra yavaş yavaş burnunu sok-çıkar-sok. O da olunca yüzüstü suya
uzan.
Bugün
torbamı ve sarı tokyolarımı vestiyer ettiğim palmiyeye asıp, orduların mecbur
başına geçirilmiş toy şehzade ürkek kararlılığıyla sanki kınından bir kılıç
çeker gibi şnorkeli çekip çıkardım.
Hemen
pes etme!
Yok,
etmem.
Dikey
ve dilim dilim suya girip her aşamada zaman geçirdim. Oluyor sanki.
Sıra
açıyı kaydırmada. Bunda da bugünlük yeterince kafayı sok çıkar yaparak düne
göre büyük, şnorkel tarihi için bir arpa boyu yol alıp kalanı borusuz ve yüzüm
gülerek yüzdüm.
Bu bir
peşrev, şnorkel. Bakalım hangimizin sırtı yere gelecek?
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder