6 Mart 2014 Perşembe

SİGARAMIN DUMANI

Trafik köprüye doğru iyice ağırlaşmış, yolun ortasında, arabaların arasında dikilen satıcılar sıklaştı. Ayağım frenden arada bir kalkarken zihnim de beş duyuyu peşine taktığı gibi sigaranın koyverilen hülyalı dumanı misali sahibinden uzaklaşıp onlara büründü. Şu, ellerinde dörder beşer su şişesi, göğsünde de biri olmasa diğerini satma umuduyla mukavva bir dörtgene geçirdiği telefon şarj aletleriyle temiz pak genç adam. Başında yün takke, ak hacı sakallı berideki başka su satıcısı.. Düşüncemde yerlerini aldım. İlk seferi hayal ettim. Duyacağım tedirginliği, tabanlarımdaki karıncalanmayı. HR kaza senaryosu üretimlerini. Kanıksadıkça serbest kalan dikkatimin yöneleceği gözlemleri. Güneş, yağmur altında, sıcak ve soğukta yağacak izlenimleri. Eve para yerine bunları götürmeyi. Başka başka hayatlara girip çıkmayı. Girip çıktıkça genişleyen, derinleşen anlayışı. Geçirgenleştikçe temel işlevinden (bir nevi psikolojik iç çamaşırı) ibaret kalan sınırları. Bir et-kemik-kanı hücresi olmaktan çıkan benlikten duman kıvraklığı, kolaylığıyla süzülüp süzülüp geri gelme yetisini.


Son bir su satıcısını da (bugün pek çeşit yoktu) geçtikten sonra ayağım frenden kalktı, ta karşı tarafa kadar da bir daha dokunmadı.

.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder