9 Şubat 2012 Perşembe

YARI YARASA

Attığımız çeşitli tizlikte çığlıklarla, yolunu bunların yankısıyla bulmaya çalışan yarasalar gibiyiz.

Sinyalleri almaktan çok vermeye meyledişimizle yarı yarıya ama.

Öğle yemeğinde ne yedik, Rumi bu işe ne demiş –ya da Einstein, Paul Auster, şu sure bu Bâb, o yazar beriki kitap. Adımıza konuşturduğumuz, duygularımızın, düşündüklerimizin tercümanları (yerimize düşünüp duyanlar). Klişeler. Beğenilere sunulan fotograflar. Yangına körükle giden dipsiz kuyu Youtube (Çinli akrobatlar, aşık atışmaları, Prokofyef’ten Beatles’a, cazdan blues’a müziklerce müzik). Siyasi iç dökmeler. Yağıp gürlemeler. İçin için inlemeler. Yenilikler yenilikler.

Fişim kendimden kopuk-buna tam takık olduğunda bidonumu boşaltmaktan benim de hiç geri durmadığım bir coşkun ırmak.

Sesimi esirgemediğim avaz avaz gevezelik.

Duyun beni, yankılayın ki bileyim hala buralarda bir yerlerde olduğumu. Benim gibiler de olduğunu. Çığlığım, yoklaya yoklaya ilerlediğim dar bir geçit duvarı kadar somutlaşsın, elle değilse de hisle tutulur hale gelsin. Dolsun boşluk. Arkaya bakmadan kaçılan, kaçıldıkça gölgesi büyüyüp azmanlaşan yatışsın. Uyuşsun o iç ezikliği.

Yara-sa bari.

*

Fişim yarı çekik, sanal sosyal paylaşım alemi durduğum yerden öyle görünüyor.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder