13 Eylül 2010 Pazartesi

AYNADAKİNDEN İBARET KALMAK

Hayattan beriye, İnternet karşısına çekiliyorsun. Oradan buradan edindiğin “arkadaşlar,” kapının kapıyı açtığı konular.. Renkli, sürprizli. Ne zaman olmuş, nasıl olmuş, öyle mi olmuş bilemeden dışarıdan vazgeçmişsin. Sabahları yataktan kalkar kalkmaz yüzünü yıkamaya gitmeden açtığın ekran artık -kapın değil- penceren. Arkadaşlarınla yerkürede kaplamadığın zaman dilimi yok gibi; sen uyurken akmış mesajları çayından önce içiyorsun. Başka insanların, uzakların renkleri, sesleri. İçin boşaldıkça hayatını daha da dolduruyor odağını çevirdiklerin.

Karşılığını kendi renklerin, seslerini sunarak veriyorsun. Sana pörsümüş gelen elindekiler (arada bir yaşadığın ışıltı dışında yeni bir şey çıkmıyor kafandan, algılarından) heyecanla karşılanıyor. Belli ki dünyanın bir yerlerindeki birilerinin sabahları ilk iş açtığı ekranı dolduranlardan biri de sensin. Kendi gözünden düşmüş, onlarınkinden bakıyorsun dönüp dönüp kendine; fena görünmüyor, hiç fena görünmüyor hem!

Artık sana varlık bahşeden, nasıl göründüğün. Pekala. İncelikle oynamaktan geri durmuyorsun bununla. Şişinmek elbette değil, ama şuraya biraz daha ışık düşürüp burayı daha da örtecek olursam.. İşte! Kasabanın cini olup çıkmak işten değil. Bayat mayat, ceplerinde her zaman bir şeyler oldu.

Dışarıda, onunla bir yandan da kendi içinde yaşamaya yaşamaya sönüp giden özgüvenine bu pompa bağlı şimdi. Seni şişirmekle kalmıyor, biçimlendiriyor da.

Bir yorumun beğenildiğinde dikleşiyor başın.

Yanlış anlaşıldığında sen o yanlış anlaşılan oluyor, diplerinden bir yerden “ama ben böyle demedim-böyle olmadım” isyanı cılızca yükselse de bu hücreciğin içine hapsoluveriyorsun.

Çıkıp seni savunan-doğru anlayan birileri oluyor kefaretini verip “serbest” bırakan.

Gözün onların gözünde şimdi. Sesleri, bakışlarıyla varoluyorsun. Aynalarındakinden ibaretsin artık.

Senden geri kalandan: Orada burada parlayıp sönen kaprisli yansımalarından.



Nous ne sommes nous qu'aux yeux des autres et c'est à partir du regard des autres que nous nous assumons comme nous.

Jean-Paul Sartre, L'Être et le néant

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder