9 Haziran 2019 Pazar

DEKOR SÖKÜLÜRKEN


Ana, baba, eş, dost, kardeş, ilişkiler onlara çizdiğimiz kalıplar içinde kalmıyor. İç-dış, koşullar, dinamikler değiştikçe onlar da değişiyor. Yakınlık, sıcaklık, güven, besleyicilik, canlandırıcılık, ilgi, ölgünleştiricilik.. nitelikler değişiyor.

Tanrı kelamı gibi taşa nakşolsun istediğimiz sabitler arkasından baktıkça, “olması-olmaması gerek”lerimiz bunlara hiç aldırmayan (çünkü yaşayan, değişen) Olan’ı örtüyor, onunla çelişiyor, çatışıyor, onu anlaşılmaz, içinden çıkılmaz hale getiriyor. Bir kıyaslama, sıkıntı ve ıstırap konusuna dönüştürüyor. Yetersizlik, aldatılmışlık hislerine yol veriyor.

Yaşadıkça bakış değişiyor ve yalnızca yaşanmakta olanı değil, bugünden bakışla geçmişi de dönüşüme uğratıyor.

Yaşadıkça vurgular değişiyor. Özellikler ve kusurlar yer değiştiriyor.

Bir halden diğerine geçiş, dekoru değişen bir tiyatro sahnesi gibi. Sağlam, göründüğü-sandığın gibi, kalıcı olduğu hissi vermiş elemanlar sökülüp sırtlandıkları gibi çıkarılırken bir de bakıyorsun, hâlâ ortadaki koltukta oturmaktasın. O, turuncusu meğer ne çok göze batmış aynı koltukta. Kalk, bırak onu da taşısınlar, çık sahneden.

***
Çağrışım eski bir videodan.


https://www.youtube.com/watch?v=VV1XWJN3nJo

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder