24 Kasım 2018 Cumartesi

ÇATIŞMA YÖNETİMİ

Sınavda bundan takıldığını söyledi. “Aslında bilmediğimi fark ettim.”

Kısa günün kârı dedim. Bilen kaç kişi vardır? Repertuarını, zorbalıkla bastırmanın, cazgırlık etmenin ya da kaçınmanın ötesine geçiren? Edinmekte, geliştirmekte yarar var.

Ben de bilmiyorum ama üzerinde düşünmekle başlayabilirim.

*
Enerji en dirençsiz akacağı yatağı arıyor.

Bana en kolay gelen ne?

Uzaklaşmak?

Kapıyı çarpmak?

Dırdır etmenin dikenleriyle ya da üste çıkmanın yıldırıcılığıyla donanıp bulaşılmamasını sağlamak?

Saldığım gibi saç saça baş başa girişmek?

*
Çatışma bana ne hissettiriyor?

Stres?

Heyecan?

Korku (dışlanma, ezilme)?

Kaygı?

Neyimin tehdit edildiğini hissediyorum?

*
İlk refleksim ne?

Haklılığımı, egomu savunmak?

Doğru bildiğimi korumak?

Bunu ne kadar bulaşık yaratarak yapabiliyorum? Yapabiliyor muyum?

Yoksa çatışmanın doğal uzantısı temcit pilavı ettiğim hep aynı hikayelerim mi?

*
Anında olmasa da sonradan keseri kendimden yana döndürmeden bakabiliyor, klinik bir berraklıkla düşünebiliyor muyum?

Karşı tarafın da açısından yaklaşabiliyor muyum?

*
Refleksin ötesinde bir strateji, tavır, dil geliştirebilir miyim?

Sözgelimi çatışma baş gösterdiğinde ilk işim galeyana gelme eğiliminin frenine basarak kanımı soğutmak ve serin tutmak olabilir mi?

Çatışmayı meşru müdafaa haline getiren kişisel bir şey olmaktan çıkarıp gayri şahsi bir anlaşmazlık konusu halinde çerçeveleyebilir miyim?

Gerçekten de biraz düşününce çatışmayı bu kadar korkutucu bir hale getirenin bunu üstesinden gelemeyeceğim bir kendini savunma konusu olarak görmem olduğunu fark ediyorum.

Ama neden her şey dönüp dolaşıp bir kendini savunma konusu haline gelsin ki?

*
Amacım ne?


Üzüm mü yemek, bağcı mı dövmek?

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder