18 Nisan 2018 Çarşamba

TUTMAYAN BİR FREN HİKAYESİ


Leo araç teknik muayenesinden kaldı. Arka frenler arasındaki eşitsizlik yüzde 30 imiş. Kös kös çıktım. İki gün sonra sanayinin yolunu tuttum.

Tanıdıktan tanıdığa, fren ustasının atölyesine sürdüm. Usta ile çırağı -15-16 yaşında var yok, tatlı gülümsemeli, incecik bir oğlan- lastikleri sökerken etrafa baktım.



Tabelalara. “Ford Konnek Orjinal Yedek Parçaları,” “Egzoz emüsyon ölçümü” gibi bazıları tabelacıda yaptırılmış. Bazıları da isim cisimlerini birlikte döküldükleri duvarlarına yazdırmış.

Derme çatma işliklere baktım.


Haşat arabalara. Hurda yığınlarına.

Usta, balataların sökülmesini çırağına bırakmıştı. Başında yaşlı bir müşterinin çay içtiği döküntü masaya yöneldiğimi görünce ben bir sandalye getireyim diye korkuluksuz, yüksek basamaklı merdivenden asma kata koştu, eski bir sandalye indirdi, üzerine yine de bir gazete yaydı. “Buyurun!” Duygulandım. Ardından demlediği ıhlamurdan ikram etti.

İşinin ehli olduğu izlenimi veriyor. Ve dürüst.

Buradaki işlerin on katına yapıldığı ışıltılı servisleri düşündüm. Bilgisayarlı ölçüm cihazlarını, işlem standartlarını.

Sonra, bu servislerin zuhur etmesinden çok öncesinden beri var olan ustalar ile çıraklarını. Onların ölüyü ayağa kaldıran hünerlerini, buluşçuluklarını, yoktan var edişlerini. Daha adı bilinmezden önce kendi bilinip uygulanan geri dönüşümü.

Bu yandaki ustalarla çırakların bilgisayarlı ölçüm aletleri yerine deneyimle bilenmiş sezgilerini düşündüm. Kılavuz kitaplar yerine hisleriyle hareket etmelerini. Uğraştıkları araçlar da alt ve en fazla orta sınıf. Yani neden olmasın?

Yine de, böyle dışarıdan bakıldığında ne kadar kararlama, körlemesine bir çalışma görünüyor. Olur olur, idare eder ve sağlıklı olmaz hükümleri arasında gidip gelen bir el yordamı.

Fren merkezi yağ kaçırmış, farkın nedeni yüzde doksan buymuş. Çırak mobilete atladığı gibi parça almaya yollandı.

Kampana da bir tornadan geçti mi gayet iyi olur.

Peki.

Çırağın aklı içini hop ettiren kızda olabilir. Fren dediğin gayet de narin görünümlü birçok parçadan oluşuyor. Usta, bir bakışta bunların doğru toplanıp toplanmadığını seçebilir ama şu yay, dikkatin dağılıverdiği bir an o kancanın ortasına değil de ucuna gelecek şekilde yerleştirilse, cıvatalardan biri gevşek kalsa ne bileyim, ayağın pedala gittiği saniye hayatın ve arabanda taşıdıkların ülkenin bire bir yansıması olan şu “olur olur, idare eder” işleyişinin öğüttüklerine karışabilir.

Bir yanda steril muayene istasyonları, ışıltılı servisler, eğilip bükülmeyen ölçütler, standartlar, diğerinde çok daha köklü, yer etmiş yanımızın (ve bunun da bir parçası, nedeni ve sonucu olan ekonomik durumun) uzantısı sanayi siteleri.

Oldu, dedi usta. Arabayı alıp fren ölçümünü yaptırdığım atölyeye gittim.

“Değer vermedi” dediler. O da ne? “Siz ustaya böylece söyleyin, o anlar.”

Bilgisayarlı ölçüm aleti kayda geçen bir fren faaliyeti algılamamış.

Allah allah, dedi usta, Leo’nun direksiyonuna geçip “freni alıştırmaya” çıktı. Döndü. Soğusun, bir daha baksınlar, dedi. Sonuç değişmeyince atölyenin arkasından koca koca kamyon kampanaları getirdiler çırağıyla, bagaja yüklediler.

“Arka tekerlere yük binerse fren basar. Muayeneden geçsin, bunları alırız.”

Nasıl yani? Freni ağırlıkla çalıştıracaksak ağırlığı çıkardığımızda ne olacak?!



“A bir şey olmaz, böyle gayet sağlam. Sadece biraz alışması lazım. O vakte kadar bunlarla muayeneden geçersiniz. Muayenede çok ince eliyorlar, o yüzden geçmek zor olabiliyor.”

İşte yine. Bir yanımda, tutturulmaya çalışılan, en azından göstermelik bir nizam intizam, diğer yanımda onun etrafından dolanmaya, kuraldan çok istisna yaratmaya bakan bir düzensizlik düzeni.

Cila ve altı.

Kisve ve aslı.



Bir ayak doğuda bir ayak batıda, makas açıldıkça yırtılmaya doğru giden bir çift bacak misali ağırlığını nereye vereceğini bilemeyen bir alaşım kültür. İşte onun şaşkın bir tüketicisi olarak bagajımdaki kamyon kampanalarıyla yola çıktım. Takip kontrolüne girmeden araç muayene istasyonunun yanından geçip dağ yoluna vurdum.

Fren alışsın biraz, sonra bakarız.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder