28 Kasım 2020 Cumartesi

YARIM YÜZ

Maske yüzleri yarıya indiriyor. Yüz okumayı da düşürüyor. Anlamanın önemli olduğu yerde insan karşısındakinin gözünün içine bakadursun, daha derinde geride kalanı da tarıyor. Ufacık mimikler, belli belirsiz nüanslar, dilsiz de konuşan ağzın hareketleri. Maskeyle birlikte içine düşülecek ağız ve bunların hepsi kayboluyor.

Gözünü gözüne dik o zaman. Baktığın, ruhun perdahlı bir aynası değilse o donuk, cansız yüzeyde derinleşmeye çalış.

Maske sesi de perdeliyor. Kulağın istediği kadar iyi işitsin (ki o kadar da iyi işitmiyorsa ayrı zorluk), incelikler burada da ortadan kalkıyor. Karşındakinden geri kalan, parça bölük bir kanıt torbasına konmuş da uzatılır gibi.

Bir doktorun yüzünü ilk kez maskeli görmeyi hayal et. Bir savcının. İfadesi alınan tanığın.

*

Hayvanlara nasıl geliyordur bu halimiz? Küçük çocuklara? Yüz okuma becerilerinde telafisi olmayan bir gedik açılır mı? Korku, tedirginlik duyuyorlar mıdır? (Bir tanıdığın iki buçuk yaşındaki oğlu, aynı yaşlardaki kuzeninin oyuncak ayı desenli maskesinden isteyerek kıyametleri koparmış. Sonraki görüşümde bir karışlık suratını örten maskesini gururla taşıyordu.)

*

Başka?

Makyaja etkileri. Makyaj malzemesi tüketiminde rujunkini azaltırken göz ürünlerininkini çoğaltışı.

Peçelilerin solunumunu merak ederdim, artık etmiyorum. Oksijenimle oynayan bir kapanma fizyolojik olarak ne kadar huzur verebilir?

*

Peki şimdi hangisi daha kolay?

İki yüzlülükle mi yarım yüzlülükle mi uğraşmak?



Hiç yorum yok:

Yorum Gönder