4 Haziran 2012 Pazartesi

MÜZİKLİ DÖNGÜ

Müzikle yaşayan aile dostunun evinden çıkarken sezinliyordum.

İzlenime odaklandığımda farkına vardım.

Yer açılan müziğin mekana yaptığı elle tutulur halde geldi.

Oysa müzik dinlememiştik bile. Ama her yerdeydi. Sohbetin orta yerinde, çay masasının üzerine açılan notalarda, raflarındaki CD, plaklarda. Bütün bir köşeyi tutan yarım kuyruklu piyanoda.

Müzik, ona yerini açan insanın hayatına sinmişliğiyle evin kirişler, kolonlar kadar güçlü bir taşıyıcısı olmuş gibi.

Fon olarak değil, boşluk doldursun diye de değil. Tersine, alan ona açılarak yaşandığında müzik hayatına kavuşuyor. Serpilip açılıyor. Özündeki boyutlara ulaşıyor. Dört duvarı ötelere iterek sınırları likit hale getiriyor.

Böyle bir evin algısı ne kadar farklı.

Boşluk ile varlık. Ses ile sessizlik. Birbirine dönüşen soyut ile somut.

Yeniden biçimlendirdiği mekanın çanağında, hayat verilen müziğin üflediği hayat.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder