8 Ekim 2021 Cuma

NE YAPACAĞIM

Seni en çok geren ne, biliyor musun dedim kendime, birden görüvermenin o tatlı şaşkınlığıyla:

İri ya da ufak, olan her şeyi “ne yapacağım?!” sorusuyla karşılamak.

İlk tepkin eylemlilik. Bir şeyler yapmak.

Kapıdan giren ister bir kedi yavrusu olsun ister sevdiğin/önem verdiğin/önem verilen/hiç haz etmediğin bir erkek-kadın-çocuk-yaşlı-genç-dişli-düşkün, isterse yeni bir hal (ruh vd).. dürtü, ayağa fırlayıp bir şeyler yapmak.

Bu seni boşandı boşanacak bir zembereğin ucuna iliştiriyor.

Ne yorucu, tüketici!

Şöyle geri çekilip ayaklarını uzatarak durumu/kişiyi/olayı tartarak başlamıyorsun. Dolayısıyla hemen her algı bir start çizgisinin stresini yaratıyor.

Dur bir bakalım demeyi hiç öğrenmemişsin.

Eylemliliğe bu kesintisiz teşnelik güvensizlik duyduğun zamanlar zirveye ulaşıyor. Komşularda şamata mı var, arka sokakta trafik mi arttı.. en sıradan hareketlilikten kaygıyla varsaydıklarına, karanlık gelecek vizyonlarına her şey senden yalnızca bir şeyler yapmanı değil, hemen! ve bir anda en iyisini yapmanı bekler gibi yaşıyorsun. (Bunun belki aceleciliğinde de payı vardır. Sonra bir an gelip dürtüyü susturmak ve bu hareket halinden çıkmak yaptığının niteliğinden daha önemli olduğunda da ekmekler daha kızarmadan tost makinesini kapatıveriyor, giriştiğini şöyle bir tutuyor, yaptım mı, yaptım ile geçiştiriyorsundur.)

Ne olmadık bir yük!

Madem farkına vardın, kendine sık sık pek az durumda ayağa fırlayıp bir şeyler yapman gerektiğini, geri kalanın akış içinde kendiliğinden hallolduğunu hatırlat.

Gecenin 2’sinde komşuların yüksek sesle sohbetiyle uyandığında ne yapmalı-nasıl tepki vermeli dürtüsünü bir kenara at. Hiçbir şey yapman gerekmiyor. (İstersen saati hatırlatabilirsin ama açık havanın bile sigara-alkol koktuğu bir vakit bunun yararsızlığını bilip daha akıllıca bir adımla hiç girişmemeyi de seçebilirsin. Komşu, ses, gürültü.. her şey gibi belirip kaybolmaya bırakabilir, sakince uykunun geri gelmesini beklersin.)

Kendini bir tuhaf hissettiğinde aynı. Bekle, geçer. Sen işine bak.

*

Anladım, diyordu biri şaka yollu, insanlar ikiye ayrılıyor; ne yapsa suyun üstünde kalanlarla (doğuştan yüzücüler), ne yapsa su üstünde kalamayanlar.

Bedenimle ilkiyim. Suda bir kuştüyü kadar hafif.

Zihnimleyse ikincisi mi olup çıkmışım?

Hayata/suya/seni kaldırıp taşıyacağına, batmayacağına biraz daha güven. (O geniş güveni ne ara kaybettin sahi?)

Debelenme.

Rahatla.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder