17 Eylül 2012 Pazartesi

SUDA -II

Adanın uzun insan sessizliğinden (çalıları dolanan hafif esinti, kayalıkların etrafındaki şıpırtılar sadece) dönüşte güvenli yüzüş sınırına yaklaştıkça kıyıdan gelen sesler de yükselip belirginleşti. Sınır halatı boyunca ağır ağır hareket eden iki erkekle yolum kesişti. Güneşi yeni görmüş tenleri neon ışığının çiğ beyazında, birinin başı kelleşmiş, diğeri bıyıklı. Hararetli iş konuşmalarına herhangi bir yerdeki gibi devam ediyorlardı. “Gapılar” dedi biri, “Liste fiyatı mı verdin?!” Liste fiyatları, bambu kaplama ve diğer gapılar üzerine tartışmaları sürüp giderken yanlarından geçtim.

Denizden aldıkları tat, çıkardıkları sesle bir olanların arasına daldım. Ortalığı ayağa kaldırarak rafttan atlayanlar, çığlık çığlığa çocuklar, bir boy suda yemek tarifi alıp veren kadınlar, ikili, üçlü, beşli öbekler halinde dedikoduyu koyultmuş erkekler, kadınlar, çatlak sesler, gür sesler, cırlak sesler, barınaktaki balıkçı teknelerinden yayılan karışık müzikler.

Şezlonglarında cep telefonlarına şehvetle, avaz avaz konuşanların arasından çıktım.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder