6 Mayıs 2021 Perşembe

SES SESSİZLİĞE KARŞI

Komşu ve arkadaşları kapanmayı cümbüşe çevirdi. Akşamları balkonunda toplanıyor, yeme içme faslıyla şarkılara geçiyorlar. Saatler ilerledikçe sesler yükseliyor, çatlıyor, perdeler yekten kayıyor.

Dün kedileri lanetleyen kadın ile kocası da geldi. Bir iki aydır yoktular. Kadın kaldığı yerden sesini (yüksek ve çirkin) dirsek gibi kullanmaya, kendine bununla alan açıp bayrağını ortasında dalgalandırmaya devam ediyor.

Sesin bu işlevinin ayırtına onunla varmasam da gözlemi derinleştirmek için iyi bir numune.

Ses onun elinde etrafını meşruiyet tanımadan çevirmede, çevirdiği alanı genişletmede etkili bir araç. İki el belde, her an çaçaronlaşabilir sınıfından yıldırıcı bir silah.

Bir ara evin arkasında tuğlalardan bir çember yapmışlar. Gece, içinde ateş yakıp hep birlikte etrafını aldılar. Sohbet, şarkı-türkü. Ateş alevsiz, sesleri alevliydi. Yüksek, şen, duraksız.

Abartılı bir varlık gösterisi gibi aldığında topluluğun sesi karşısında senin sessizliğin.

Bunu tam okkanın altına gitme, sayılmama, silinme olarak alacakken ve sinirlenmenin eşiğinde ani bir frenle durdum.

Al sana mükemmel bir egzersiz fırsatı.

Yol ayrımında neler hissettiğimi yokladım.

Gürültüden fiziksel bir rahatsızlık.

Onların sesiyle benim sessizliğimin bir olup yutuculaşması.

Yalnızlık.

Dışlanma.

Hüzün.

Peki. Şimdi bu zemin üzerinde ya rahatsızlığın peşinden gider ve Vay! Sen ha, bana ha, bu ne saygısızlık, pandeminin ortasında densizlik diye heyheylenmeye başlar, ya kederi izler, ah benim kutsal sessizliğim diye hayıflanmaya, karalar bağlamaya koyulabilir, tepkim hızla çığ gibi büyür, beni içine alıp içimi kavurur, gözümü bürürken ondan ibaret kalırım.

Ya da

Kendimi geri çeker, olanı zerrece üzerime alınmaz, böylece ortada “hakları” için kılıç kınından çekilecek, tercihlerine boyun eğdirilecek, çevreyle bir sen mi-ben mi kavgasına girecek veya bunun ters kutbunda küsüp kabuğuna çekilecek bir özne bırakırım.

Gerçek bir seçim anıydı. Kefeler eşit, fizyolojim tutacağım yöne göre değişmeye hazır. İkinciyi seçerek serinledim. Derin bir nefes aldım. Tıkaçlarımı kulaklarıma tıktım. Sokak lambaları ve bangır bangır bahçe aydınlatmalarıyla gündüze dönen geceyi geri getirecek maskeyi uykum gelir gelmez gözüme indirivermek üzere alnıma yerleştirip yattım, kitabımı açtım.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder