İşçiden orta sınıfa, oradan zengine, 17’den 77’ye, saçı azala seyrele ensesinde kalandan bütün diğer tüylerle birlikte fışkırana, erkekler arasında at kuyruğu gözde bir “Bodrumluluk” nişanı. Taşıyana, onun kuyruksuz özgüvenine de bağlı tabii ama kuyrukları sallandıkça koltukları kabarıyor, burunları havalanıyor sanki. Havana hava katıyor, seni cool ediyor, hip ediyor kuyruk -şimdi olmasa da buradan kalkıp memlekete döndüklerinde belki.
*
İnsanların havalarından,
tavırlarından yorumladığım kadarıyla bu Bodrumluluk pervasızlığın,
bağırtkanlığın, aklına eseni kendine hak bilmenin ehliyeti.
Bir arkadaşım, bu kesimin
bir alt türü kadın tipinden illallah dediğini anlatıyordu.
“Minivanların, ticari
pikapların direksiyonunda, ellerinde sigara, dışarı sarkıttıkları kolları, erkeksileşen
bir dişilik içinde etrafı hiçe sayan, terbiyesiz, saldırgan.”
Kendine, kıymeti kendinden
menkul bir ayrıcalık atfı. Nişantaşı gettosunun sayfiye hali.
Etrafı hiçe saymaya
gelince, Bodrumluluğu büyük ölçüde içine alan ama ondan çok daha yaygın bir var
olma biçimi.
Oparlöründen duvar inleten
arabesk müzikle geçen arabalar, molozunu senin kapının önüne atanlar, avaz avaz
yaşayanlar.
*
Bodrumluluk.
Dün navigasyonun yanlış
yönlendirmesiyle kendimi Yalıkavak’ın varoşu Dirmil’de, ana caddenin bir
arkasındaki çıkmaz sokakta buldum. Sağ yanda yol, araba gibi sıra sıra park
etmiş teknelerle (??) daralıyordu, geri dönmek için uca kadar gittim. Bitişik
düzen evlerin önündeki üçgen avluda burnumu çevirip dönmeden bir süre baktım.
İnşaat yeniydi. Bol mermerli. Evler hiçbir yeri görmüyordu, ön cepheleri olsa
olsa işlek ana caddeye bakıyor olmalı. Birbirlerinden nefes alacak alanları
yoktu. Çıkıp yürüyüş yapacak yer de. Yine de dünya kadar para dökülmüştür.
Adı, havası alıp yürüdükçe
hayatın misliyle pahalanması, trafiği, tekleyen altyapısı. Ve yine de Bodrum!
Çekiminin köklerini
düşünüyorum. Fikir ve isim kendi başına yeterli ama buna kurtarılmış bir cumhuriyet
hali de etki ediyor. Dayatılan yaşam tarzından özgürlük. Eski renkli zamanların
hayali.
Özgürlük de, ne yapmak,
nasıl yapmak için?
Bodrum çarşısını
düşünüyorum. Bir vakitlerin sandalet, boncuk atölyelerinin, dükkanlarının yerini
almış çakma marka mağazalarını.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder