Yönelimim seyretmek değil, okumak. Kurgu, kurgu
dışı (bu ikisini hep birbirine katık ederek), kitaba kendimi vermek kadar
toparlayıcı, dengeleyici, doyurucu az şey var. Çünkü oyalanmayı değil, bunları
istiyorum. Zamanı öldürmeyi değil, ışıldatmayı. Kaçmayı değil, bulmayı. İyi
sinema da iş görür ama sürekli olan yine de okumak.
Ve kendi müziğimle uğraşmak, küçük flütümü
orasından burasından işlemek.
Ve müzik ama daha az.
Asıl, en dibine daldığımda, ona karıştığımda
Sessizlik.
Bütün savruluşların, şunu değil de bunu
istemelerin, Olan’a tepkilerin, çatışma ve gürültünün son bulduğu/olmadığı hal.
Fırtınaların gözü.
Bu inzivada eğer kulak verir, işitir, çekimini
duyarsan derin bir tefekkür potansiyeli var.
İnzivayı zorunlu olmaktan çıkarıp gönüllü yapan
da o.
Virüsün bir armağanı.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder