Sana kızıp (kırılıp, içerleyip, hüsrana
uğrayıp) arkamı dönmemek, fikrini kafama hapsetmemek vardı. Bu fikri, öznesinden
uzaklaştıkça gemi azıya alan bir kültür gibi çoğalmaya, abartılmaya bırakmamak.
Kafanın içinde çalkalanan her olumsuz fikir acayipleşir, irinlenir, zehir
saçar. Onu bırakıp bakışımı, duyuşumu sana çevirmek vardı. Seni sende anlamak. Başkalarına
yönelip kanılarımı, duygularımı, tepkimi onaylatmak, bir de onlardan yankılatıp
pekiştirmek yerine seninle akıcılaştırmak, değişmeye bırakmak. Seni berbat bir
çevirinden değil, aslından okumak vardı.
Sen kim, ben kim?
Sen mi ben, ben mi sen?
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder