Birkaç gün iyi kavuran yaz birden güze döndü. Rüzgar çıktı. Sıcaklık ve nem düşüverdi. Güneş derinleşen renkler, baygınlıktan
çıkıp dirileşen ışığa çalışıyor. Lacivert deniz önümde, yeşiller çepeçevre,
sokağa çıkma yasağıyla birlikte eve çekildim.
Şeytan son güne kadar ara ara dürttü. Tatlı
almayacak mısın? Çikolata? Dondurma? 1-2 porsiyon baklava belki? Bayram
ya, o bakımdan.
Sol omzuma soğuk bir bakış attım. Evde yaş-kuru
meyve var, onlarla yetin.
Tamam da, onlar hep var, hani yeni bir şey
olsun, hormonların da sevinir hem.
Cevap bile vermedim.
Tatlı niyetine yeni Japon kitabımı açtım. ikigai’sinden
wabi-sabi’sine, yaşamı yalınlaştırıp güzelleştirmeye, kolaylaştırıp kuvvet kaynağına
dönüştürmeye, değişim ve gelip geçicilikle, kusurlulukla barışmaya, fırtına ortasında
huzur bulmaya yönelik kavramlarıyla Japon kültürü üzerine. Zevkle okumaya
koyuldum. https://www.amazon.com/Little-Book-Japanese-Contentments-Wabi-sabi-ebook/dp/B07GC7WR96/ref=sr_1_1?crid=63UJ180V3LC7&dchild=1&keywords=a+little+book+of+japanese+contentment&qid=1590301504&sprefix=a+little+book+of+japanese%2Caps%2C299&sr=8-1
Genç yaşlı, her kuşaktan Japon’un sabahları Radio Taiso eşliğinde yaptıkları temel jimnastik hareketlerini hatırlamak da iyi oldu. Kaslarıma, eklemlerime 3-4 dakikalık bir bayram ettirdim. https://www.youtube.com/watch?v=I6ZRH9Mraqw (Devamı Leslie Sansone’un evde yürüyüş videolarıyla gelecek.)
Baktım Küf Kedisi yandaki evin tırabzanına
yayılmış. Çağırıp aşağı indim. Kapları onun için aldığım mamadan bayramlık bir
porsiyon ve suyla doldurdum. Okşamaya yeltenmedim, ahbaplığımız yeni. Dikkatle
gözlerimin içine baktı, beklenmedik bir saldırganlığa karşı ayaklarımı kolladı.
Çekildim, mamaya yumuldu. Komşunun hiç ilgilenmediğim bitkilerine bayramlık su
verdim.
Işık, sessizlik, yaz sıcağında güz havasından
tatlı bir ada, yüzümde küçük bir tebessüm, içimde hayatın bayramı edilir bir
şey olduğuna dair güçlü bir kanı ile kendine özgü kutlamamı ettim işte.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder