31 Ağustos 2018 Cuma

PALETLERİM GİTTİ

Verandanın denize bakan ağzında duvar dibine bırakırım hep. Sabah yoktular. Elektrik mavisi bir çift eski palet.

Kaybetmek, bir şeyden olmak insanı en çok meşgul edenlerden. Çakıl sekmiş otomobil ön camında alıp yürüyen çatallanma gibi bir zihinsel hareket başlatıyor. Can sıkıntısı, kuşku, geleceğe yansıtma ile tedirginlik..

Aslında paletleri ayağına geçirdiği gibi hızla kaybolan, bu yerin ruhu.

Şuraya bak! Daha 4-5 yıl öncesine kadar kapı pencere açık yaşardık. Güvenlik kameraları yerleştirildiğinde ne gereksiz bir masraf görmüştük. Oysa şimdi.. Bir çift eski palete tamah edenle eve giren aynı türden olmasa da evler de soyulmaya başladı.

Dış inşaatlar sitenin sırtını verdiği tepenin yamaçlarına tırmanıyor, gecekondu özensizliği, derme çatmalığı ile bitirilenler kabileler halinde gelip bir iki odaya sığışanlara kiralanıyor. Bunlar ve günübirlikçilerle pislik, mezbelelik ev aralarına, yollara, bahçelere yayılıyor.



Mesafe ihtiyacı olmayan, bunu başkasında da ihtiyaçtan saymayan bir kültürde koya hücum eden güruh her an her yerde burun dibimizde, içine yayıldığı kendi pisliğini çoğaltarak tatil yapıyor. Gürültüsünü alıyor, çöpünü bırakıp ertesi hafta sonuna kadar kayboluyor. Yarattığı fırsatçılıkla senin eşyanı da kaybettiriyor.

Deniz dönüşü, birkaç günlüğüne gelen arka komşuya sordum:

“Nasıl, memnun musunuz?”

Eliyle ehh işareti yaptı. “Siz?”

Güldüm.

“Yere düşen elmayı kumundan ayıklayıp yemeye çalışır gibi. Hâlâ leziz. Ama işte..”


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder