Verandanın denize bakan ağzında duvar dibine bırakırım
hep. Sabah yoktular. Elektrik mavisi bir çift eski palet.
Kaybetmek, bir şeyden olmak insanı en çok meşgul edenlerden. Çakıl sekmiş otomobil ön camında alıp yürüyen çatallanma gibi
bir zihinsel hareket başlatıyor. Can sıkıntısı, kuşku, geleceğe yansıtma ile
tedirginlik..
Aslında paletleri ayağına geçirdiği gibi hızla kaybolan, bu yerin ruhu.
Aslında paletleri ayağına geçirdiği gibi hızla kaybolan, bu yerin ruhu.
Şuraya bak! Daha 4-5 yıl öncesine kadar kapı pencere açık
yaşardık. Güvenlik kameraları yerleştirildiğinde ne gereksiz bir masraf
görmüştük. Oysa şimdi.. Bir çift eski palete tamah edenle eve giren aynı türden
olmasa da evler de soyulmaya başladı.
Dış inşaatlar sitenin sırtını verdiği tepenin yamaçlarına
tırmanıyor, gecekondu özensizliği, derme çatmalığı ile bitirilenler kabileler
halinde gelip bir iki odaya sığışanlara kiralanıyor. Bunlar ve günübirlikçilerle pislik, mezbelelik ev aralarına, yollara, bahçelere yayılıyor.
Mesafe ihtiyacı olmayan, bunu başkasında da ihtiyaçtan
saymayan bir kültürde koya hücum eden güruh her an her yerde burun dibimizde,
içine yayıldığı kendi pisliğini çoğaltarak tatil yapıyor. Gürültüsünü alıyor,
çöpünü bırakıp ertesi hafta sonuna kadar kayboluyor. Yarattığı fırsatçılıkla
senin eşyanı da kaybettiriyor.
Deniz dönüşü, birkaç günlüğüne gelen arka komşuya sordum:
“Nasıl, memnun musunuz?”
Eliyle ehh işareti yaptı. “Siz?”
Güldüm.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder