“Bu toplumun yüzde 99
küsuru farkında olsun olmasın AKP’li. Bu yüzden bir muhalefet olamıyor. Bu
yüzden hiçbir şey değişemiyor.”
Rastladığımda
kalakaldığım, itiraz ettiği şey kadar sert, keskin ama düşündürdükçe de
düşündüren bir yorum.
Mutlaklaştırmak.
Tek seslilik.
Başka’ya tahammülsüzlük.
Saik ister muasır medeniyeti
yakalamak ister kendi suretinde bir düzen kurmak, kapitalizmin gözünü çıkarmak
ya da emperyalizme sağdan, soldan
savaşlar açmak vd olsun.
Ülkenin yarısının karşı
çıkışı, bütün o iktidarsız öfke, böyle bakıldığında oyunun değişmesine değil,
sadece topu elden kaçırmaya değil mi?
Geçelim dekor-kostüm,
cila, hatta atmosferi, itiraz ettiklerimizin dibinde, özünde aslında neyi
temsil ettiğiyle yüzleşmedikçe gerçekten de aynı gemide bir o kıyıya bir bu
kıyıya sürüklenmeye devam edeceğiz görünen.
*
Öte yandan, algıda
seçicilik güdümlü gözlemlerden başka dayanağı olmayan bu tür buldozer
genellemeler tam da eleştirip araya mesafe koymaya çalışılan (ben/biz öyle
değiliz!) tavrı tekrarlamıyor mu?
Çok karmaşık toplumsal
durumları, dinamikleri ham, sığ, nüanssız bir damgalamayla yetinmek yerine
(böylesi böcek sokuğunu kaşımak kadar bir geçici rahatlama sağlasa da) yaşananı
kendi içinde anlamaya çalışmak uzun vadede çok daha iş görür değil mi? Çok
katmanlı, nüanslı bir kavrayışın yolunu açmak. Şu kör suçlamaların, “haklı”
nefretlerin ötesine geçmek artık?
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder