Dikkatin tatlı
noktası da izlediği hiçbir şeyle (iç-dış, olumlu-olumsuz) tepkimeye
girmeyen sakin uyanıklık. Yargılamayan, kıyaslamayan, olanı olanda görüp
kavrayan saydam bir bakış. (Notaları ancak birbirlerine göre adlandırabilen göreli
kulağa karşı kendi içlerinde bilen mutlak kulak gibi.)
Bundan kaydıkça benmerkezli olmaya, açıklığı, duruluğu da
takıntıya, saplantıya doğru bozunuma uğramaya başlıyor.
Uçlarda artık her şeyi kendi bildiğine, istediğine göre
yontmaya bakan, olmadığında sonu gelmez gevişlerle sadece kaygı, endişe, öfke,
nefret doğuran yıkıcı bir dikkate dönüşüyor.
Daha oralara gelmeden karardığı bir aralık var ama.
Blok flüt birden gözüme çarpmadan önce oradaydım.
Ülkenin, bölgenin kavurucu karmaşasına aklımı ve yüreğimi
kaptırmış. Çırılçıplak ve ben olarak değil, İnsanın
alabildiğine kırılganlığını acıtıcı bir derinlikte hissederek. Çıplaklık
(ikinci el yorumlar, açıklamalar, koşullanmalar bir yana atıldıktan sonra), hiçbir şey bilmediğimin teslimiydi. Sığınılacak kağıttan kaleler, hazır
yutulmuş inançlar olmadığında gelen o korunmasızlık.
Aslında, dümeni tatlı noktasındaki dikkate bırakmak için
elverişli bir kabuk kırılması, açıklık. Ve insanı takıldığı yerden çıkarıp
yürünecek bir yola koyan da o.
Ama duyguların (acı, endişe, korku) girdabına
kapılmıştım.
Ortalığı içimde yatıştıran, dikkati doğru ses verdiği
aralığa getiren küçük plastik flüt oldu.
Sanki panik içinde sekiz kolunu birden boğazıma, yüzüme
dolamış sıkan irice bir ahtapot vardı da debelenmeyi kesip sakince onu
kenetlendiği yerden sökerek omzuma koydum. Sonra da yuvasına bırakıp dalışa
devam ettim. Zihinsel enflamasyon öylece yatıştı.
Bir şey tutturup ortalığı ayağa kaldıran çocuğun dikkatini
başka noktaya kaydırır gibi. Ham halinde zihin, tutunacak, yapışacak şey
arayan, bulduğunda dünya bundan ibaretmiş gibi asılan ama onu başka bir
tutamakla değiştirmeye her zaman hazır bir ahtapota benziyor. Ve 7’sinde neyse
70’inde de o.
Heyecan, heves duyacağı bir konuyla yatıştırıldığında ise
yozlaşmaya açık dikkati yerini tatlı noktasındaki duru dikkate bırakabiliyormuş
demek. Her sabah yaptığım gama (an’a) kulak kesilmek bana bunu gösteriyor.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder