19 Şubat 2023 Pazar

SAHİ Mİ?

Sıkça “Hah işte, tam öyle!” diyerek bir kitap okuyorum: A mind of its own (Kendince bir zihin), Cordelia Fine. Beynin zihin oluşumundaki işleyişine, zaafları ve avantajlarıyla bu işleyişin kendine özgü tuhaflıklarına eğiliyor. Yanılgıları, yanılsamaları kuşkuya yer bırakmayan bir kesinlikle inandırıcı kılmasına. Kaygan zeminlerde son derece şaibeli temeller üzerine bina ettiğimiz kanıların, yargıların verdiği şaşmazlık hissine.. Tam da şu sıra okunacak şey, değil mi?

Beyin, işi başından aşkın bir merci. Önceliklerini zaman ve enerji tasarrufu gözeterek sıralaması yaşamsal olabiliyor. Az veriden bütüne varmak, kısa yollar, kestirmeler. Deneyimle birlikte genellemelerde ustalaşsa da arada (sık sık) fena halde çuvallayabilmesi göz ardı edilecek şey değil. Leb demeden karpuzu anlamasına iki yakın örnek. İlkini bu sabah bir arkadaşımdan dinledim. Gecenin bir vakti arabasını ucuna bıraktığı çıkmaz sokaktan ortalığı ayağa kaldıran korna sesleriyle dışarı fırlamış. Arabasını oradan çekmesini kabaca bildiren şoförle epey dalaşmışlar. Fotograflayıp içeri girmiş. Fotografa bakarken aracın üzerindeki POLİS yazısını görmüş ve olmadık kabus senaryolarıyla uykusuz bir gece geçirmiş. Sabah bir daha baktığında gördüğü yazının arkadaki bir kordondan yansıdığını, o arabayla ilgisi olmadığını fark etmiş.

İkincisini de ben yaşadım. Bir hafta kadar önce tüp gaz getirtmiştim. Deprem yeni olmuştu, bunu konuşurken ne kadar ödediğime dikkat etmedim. Fişe sonradan baktığımda artışın bu enflasyonda bile fazla olduğunu düşünüp su ve mutfak gazı aldığım bayiye gittim (alnında dev gibi İPRAGAZ yazılı bir dükkan). Aygaz kaç para dedim. Kasadaki şaşırdı, abla bizde Aygaz yok.

“Ama bana Aygaz getirdiniz!”

“Yok abla, biz Aygaz satmıyoruz.”

İkimiz de şaşkın, döndüm. Bugün su getirttiğimde sordum. Her zamanki adamım Mehmet tekrarladı:

“Abla ben getirmiş olamam, bizde yok.”

İçi rahat etsin diye geç içeri, bak, dedim.

Kapağı açtık. ..GAZ okunuyordu. İşte, dedim, kendimden emin!

“Abla, biraz daha çevirirsen devamını göreceksin.”

Ve süklüm püklüm gördüm: İPRAGAZ.

Fahiş fiyata satmak için başka şey satıyorlar (neden ki??)- kazıklanıyorum zincirinin ucunda insanı aklından kuşkuya düşüren madalya gibi bir hata.

Daha da ilginci: Tezgahın altındakinin AYGAZ olduğuna kani olduğum sürece  zihnimdeki resminde tüp metalik gri idi, Aygaz rengi. İPRAGAZ olduğuna uyandığım an “gerçek” renginde, mavi olarak görmeye başladım!

Kendinden gayet emin, “İnan bana! Sana gerçekleri söylüyorum” diyen kırışık buruşuk bir et parçası. (Allahtan onu katlanılır kılan şeylerden biri de kendini tiye alabilmesi.)

Akıntısına kapılmadan kenara çekilip “Sahi mi?” diye sormayı ihmal etmemeliyim. Ancak o zaman durup yaptığı işlemleri gözden geçiriyor. Bir tüp mutfak gazından daha karmaşık, katmanlı şeylerde yanıldığını kabul etmesinin tek yolu da kendi kendine uyanması. Yoksa hiçbir mehmetin onu aldığının A değil B olduğuna inandırabilmesi mümkün olamıyor.

İşte onun için, kan beynime sıçradığında, yüreğim buz kestiğinde, paniğe kapıldığımda yol yakınken ona dönüp “Sahi mi?” demeli.

Kitaptan notlar düşmeye devam edeceğim.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder