29 Aralık 2022 Perşembe

IŞIK, ÇÜNKÜ

Işık hızla dönüştüğü anlar beni büyüleyerek içine çekiyorsa belki de varolmanın özünü böylesine derinden hissettirerek gösterdiği içindir; değişimi.

Beliren, ortaya çıkan her şey an be an değişir diyerek bunu gözler önüne seriyor. Bak işte şurada bir ağaç. İzle. Işık nasıl da dalga dalga onun üzerinde yoğunlaşıyor. Onu biricik bir varlık olarak gösteriyor. Işıl ışıl. Tazeliğinde eşsiz. Aşık olunası. Tamam, artık dorukta. Şimdi sahne ışığının üzerinden kayışını seyret. Yorgun argın eve dönülen bir gala gecesi çıkarılıp atılan bir giysi gibi. Geride sönük, gölgelere karışan bir ağaç imgesi bırakıp zirveye taşımak üzere yeni gözdesine yönelişini. Çerçeveyi dolduranların bir biri, bir diğerini böylece parlatıp söndüre hepsiyle birlikte yerini karanlığa bırakarak başka karanlıkları aydınlatmaya gidişini.

Etrafımıza ördüğümüz dört duvarların, ayaklarımızın altına inançlarımız, kanaatlerimiz, düşüncelerimiz, saplantılarımızla döşediğimiz zeminlerin sabit tuttuğu somut (tek parça ve üç aşağı beş yukarı değişmez) varlıklar olduğumuz hissinden ne kadar farklı onun anlattıkları. Dili bizim dillerimizin tersine yanlış anlamaya ne kadar kapalı.

Değişim. Sadece bu. Ağaç da, sen de, o da, her şey gibi sürekli değişerek birbirinin tertibine gire çıka dönüşen, evrilen, belirip yok olan anlardan ibaret.

İşte bunu fısıldıyor ışık gözlerime tatlı tatlı.



Sabah çayımla televizyonda

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder