8 Eylül 2022 Perşembe

CAN VE MAL

Gün esaslı bir poyrazla başladı. Sert, kuru, kavurucu. Öğleye doğru da birbiri ardına uçaklar, helikopterler geçmeye. Eyvah! demeye kalmadı, karşı tepenin başında koyu dumanlı bir bulut belirdi. Ateşi görünmeyen bir duman. Ama uçaklar o tarafa dönmek yerine yollarına devam ediyorlardı.

Birkaç saat içinde dumanlı bulut çoğalarak yer değiştirdi. Sırtımızı verdiğimiz tepeleri kapladı. Koyulaştıkça koyulaşmış, güneşi kıpkızıl, meşum bakışlı bir horoz gözüne çevirmişlerdi. Toz halinde tek tük dökülen küller artık yağıyordu. Dağın arkasından alevler fışkırdı fışkıracak.



Güvenliğe sordum. Akkuyu yakınlarında başlamış, hızla yayılıyor, poyrazla bu tarafa geliyormuş.

Denize gidenler, dönenler ilgilerini çoktan kaybetmiş, kızıl çipil güneş ile çevreleyen cehennem bulutları yerine kendilerinin, birbirlerinin fotoğrafını çekmeye geri dönmüş.



O taraftan gelen bir toptancıya sorduk. Tepelerin yandığını, yangının yamaca yönelip yolu geçecek gibi görünmediğini söyledi. “Yerleşim de yok oralarda.”

O halde mesele de mi yok?

Bu sabah poyraz sürüyordu ama gök açıktı. Ne kadar yeni olduğu anlaşılmayan bir internet haberinde yetkilinin “Tahliyeleri yaptık, yangın kuzeydoğuya doğru ilerliyor, onun da gereği yapılacak ancak çok şükür ki can ve mal kaybımız yok” beyanını okudum.

Her yerdeki külleri süpürürken yetkilinin kendine güvenli, hoşnut sırıtışı gözümde canlandı.

Can’dan kasıt, üstünlük, biriciklik vehmedilen insan. Kayda ancak geçim kaynağı ise geçebilen diğer mahluk da onun malı.



Küller arasındaki kavruk çam iğneleriyle önüme yuvarlanan yanık kuştüyü parçalarıysa bambaşka bir hikaye anlatıyor.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder