6 Kasım 2021 Cumartesi

BİR AVUÇ GÜVERCİNLİK

Gel, dedim kendime, bakımsız mandalina bahçesine dönmüş şu saçlarını kestirmeye götüreyim seni, bahane olur, gezeriz de biraz.


Tıngır mıngır Güvercinlik yolunu tuttuk. Hep kıyısından geçtiğim köye bu yıl ilk kez yolum düşmüş, amcamı berberine bırakırken meydanına şöyle bir inip çıkmıştım. Böyle, ufak balıkçı barınağı, çınarın altında kahvesi, kıyıda bir iki lokanta ile avuç içi bir yer görünmüştü. Orada arabayı bırakacak yer bulamayınca koyun bir ucuna kadar gittim. Ne uzunmuş! Ne de güzel. Karşıda, yazın yangınlarda kavrulmuş tepeler, dımdızlak kalan, tepeleri yangınlardan önce kemirmiş otel üzerine otel doymazlığı. Ama bu, 360 derecenin belki 40-50 derecelik bir dilimi. Geri kalan, arkalardaki tepelere doğru hala sık yeşil, kıyıda eski, iddiasız, çirkin de olmayan, bir vakitlerin tipik bahçe içindeki sayfiye evleri. Bir arabalık parke yolun alt tarafında beton sette yer yer cepler, “halk plajı,” banklar. Su pırıl pırıl, avaz avaz iyot kokuyor.


Ne ararken ne bulmak!

Amcamların yazlığında saç kestirip beğendiğim kuaför Sema’nın öbür uçtaki dükkanına vardığımda dozumu almıştım.

Oturdum, maskenin ardındaki ağzım kulaklarımda, işini sessiz sedasız, ustalık ve özenle eden Sema’nın ellerinde kafamın biçimsiz bir mermer bloktan sıyrılır gibi ortaya çıkışını zevkle seyrettim.

Hafiflemiş, meydandaki çınar altı kahveye gittim. Yaşıt olduğumuz anlaşılan emekli bir taksi şoförü, yan masada karşısındaki genç adama r’leri sos tavasında eritilen tereyağına karışır gibi yumuşayıp giden yerel şiveyle anılarını anlatıyordu. Çi börek ile çay söyledim. Börekten dökülen kıymaları dibimde efendice rızkını bekleyen kediye ikram ettim, hemen ahbap olduk. Çayı içinden nurlandıran güneş denizle göğü de aydınlık bir billura çevirirken bir çay daha içtim.




Epey bir korku atlatmış olmalılar.. Fakat bir uçta, tek başına ne güzel bir konum





Takke düşmüş, kel görünmüş

Kalkıp koyun diğer ucuna kadar yürüdüm. Salaşça balıkçı lokantaları, çay bahçeleri. (Sema’ya, burada kazıksız, sadece balık yenebilir yerler var mı diye sordum, artık bize bile geçiriyorlar, her şey o kadar pahalandı ki ama Bodrum’dakilerden iyidir yine de herhalde dedi.)

Yarımada şapkasından yine bir tavşan çıkarmış, felekten çaldığım gün cebimde, döndüm.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder