9 Ağustos 2010 Pazartesi

DUMANIMIN TİK-TAKLARI

Ben Gidiyorum adlı romanında Jean Echenoz, kahramanın sigarayı bırakışını şöyle anlatmış:

“Noktalamalarını Marlboro ile yaptığı yaşamı o vakte dek düğümlü bir ipe tırmanmak gibi idiyse, sigaralardan yoksun kaldığı şimdi artık düzleşmiş aynı halatta sonu gelmez bir tırmanış olup çıkmıştı.”

Uzak, yabancı bir memlekette yakın bir akrabamla yüz yüze gelmiş gibi oldum.

Evet!

Bağımlılığımın altında tütünün bana da verdiği hizmet tam bu: Bir tür metronom oluşu, uzayıp giden zamanı önce tahammül edilir, sonra da tadına varılır dilimlere bölmesi. Tırmanmayı kolaylaştıran düğümler atması. Zamanı işaretlemesi!

Böyle bir anlamla işlev atfedildikten sonra sigarayı hayatından çıkarma düşüncesi, vurmalı çalgılarıyla belirgin vurguları çekip alınacak bir müzikle aynı duyguyu veriyor. Böylece asansör müziğine çevrilen Beethoven mesela!

Bir yerden bir yere gidildiği hissinden yoksun, vurgusuz, kaygan, yavan bir kayışa dönüşüyor zaman fikri. Tırmanılan halat düğümsüzleşmekle kalmıyor üstelik, tırmanan da belirginliğini yitiriyor. O da vurgusuz, iskeletsiz, eş tatlı bir püre olup çıkacakmış gibi sanki.

Tartışılabilir, üzerine çok şey söylenebilir vesaire tabii ama anlamlı ya da saçma, bağımlılığı işler tutan da böyle okkalı bir “işlev” işte.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder