27 Aralık 2020 Pazar

ÖFKE

Sözü David Whyte’a bırakıyorum.

Öfke, şefkatin en derin biçimidir. Başkasına, dünyaya, kendine, bir hayata, bedene, aileye ve kırılgan, olasılıkla yara alacak bütün ideallerimize beslenen şefkatin. Fiziksel tutsaklığından, şiddetli tepkisinden sıyırın, öfke umursamanın en saf biçimidir. Öfkenin içte yaşayan alevi daima neye ait olduğumuza, neyi korumak istediğimize ve kendimizi ne için tehlikeye atmaya hazır olduğumuza ışık tutar. Bizim öfke deyip geçtiğimiz, ona eşlik eden incinirliğimiz altında boğulduğumuzda, zihnimizin yitik yüzeyine ulaştığında ya da bedenimizin onu barındırma kapasitesini aştığında veya anlayışımızın sınırlarına dayandığında özünden geri kalandan ibarettir. Adına öfke dediğimiz aslında sadece umursamanın bu derin biçimini gündelik dış yaşamımızda fiziksel olarak sürdürme kapasitesinden tutarsız bir yoksunluk; tüm varlığımızın berraklığı ve enginliğiyle bedenlerimizde ya da zihnimizde umutsuzca sevdiğimizi barındıracak kadar geniş ve verici olmaya gönülsüzlüğümüzdür.

Yüzeyde öfke dediğimiz, içteki güçsüzlüğümüze şiddetli bir dışsal tepkidir. Öyle derinde bir bamteli, umursamayla bağlantılıdır ki bu güçsüzlük, bunu barındıracak yerinde bir dış beden, kimlik, ses veya yaşam biçimi bulamaz. Öfke dediğimiz çoğunlukla bir eşe duyulan sevgide, bir oğula verilen önemin derinliklerinde, en iyiyi istememiz, yalnızca hayatta olmak ve birlikte yaşadıklarımızı sevmemiz karşısında korkularımızı, bilmezliğimizi alabildiğine yaşamaktan geri durmaktan ibarettir.

Öfkemiz çoğunlukla bu güçsüzlük ve incinirlikte derinlemesine bir yanlışlık olduğu hissiyle yüzeye vurur; sesini tuhaf bir şekilde tutarsızlığımız ve konuşma beceriksizliğimizde bulur fakat en katışıksız halinde öfke, dünyayla ne kadar ilintili olduğumuzun, tüm incelikleriyle sevginin bizi nasıl yaralanabilir kıldığının ölçüsüdür; bir kız evlat, bir yuva, aile, girişim, ülke ya da meslektaş. Zihin, bedenin tüm bu dışsal şeylere beslediği sevgiyle gelen hassaslığı desteklemeyi reddettiğinde öfke şiddete ve şiddetli konuşmaya döner – bizi seven fakat bunun anlayışını taşıyacak araçtan yoksun olanlara ya da içte duyduklarının ve hatta istenilme isteklerinin dış emaresi bulunmayanlara sıklıkla kötü davranır, onların kötü davranışına maruz kalırız. Bu içsel hassasiyetin dışa ifade aracından yoksun, sevginin temel doğası incinirlik altında ezilmektedirler. Çaresizlikleri içinde şiddetlerini tam da bu içsel kontrolsüzlüğün dışarıdaki temsilcisi olan kişilere yöneltirler.

Fakat odağında tümüyle hissedilen öfke capcanlı ve alabildiğinde burada oluşumuzun yaşamsal alevi; kaynağına inilecek, üzerine titrenecek, kulak verilecek bir nitelik; zihni daha berrak, daha cömert, yüreği daha merhametli, bedeni onu zapt edecek kadar geniş ve güçlü kılarak bu kaynağı tümüyle ortaya çıkarmanın bir yolunu bulma davetidir. Öfke deyip geçtiğimiz, onun temel niteliğini, eksiksiz fakat mutlak ayna karşıtı olarak belirlemeye yarar sadece.

-Consolations adlı kitabından çevirdim.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder