15 Ekim 2015 Perşembe

TERÖR VİRÜSÜ VE İÇİMİZDEKİ RESEPTÖRLERİ

Terör bizi, içimizdeki Yorumcuyu hangi kapılardan dalarak terörize, darmaduman ediyor?

Sağ kalmak yaşamın birinci önceliği olduğundan reseptörlerin Bâb-ı âli, tehdide duyarlık. Evrimsel olarak amaca hizmet eden bir işleyiş, yaşam koşulları değiştiğinde büyük bir zaaf haline gelebiliyor. Burada da öyle olmuş. Tehlike duyarlığı negatife hassaslık olarak sürüyor. Çalıların arasından üzerimize atılmaya hazır kaplanların yerini hafiften ağıra negatif algıladıklarımız almış. Konu ister asık bir yüz, ters bir eleştiri, ağrıyan ayak ya da despot bir yönetici olsun, negatif terazide ağır basıyor. (Araştırmalarda bir negatifi dengelemek için ortalama dört pozitife ihtiyaç duyduğumuz bulunmuş.) Negatif pozitifi karartıyor.

Kapanmamış dosyalar. Beyin bir çözüme kavuşturamadığı durumları büyük miktarlarda enerji harcama pahasına arka planda da olsa kapanmamış dosyalar olarak işlemeye, yoklamaya, güncellemeye devam ediyor. Mesele her ne ise, dilin durup durup ucu kırılan azı dişine gitmesi gibi dikkati meşgul ediyor, bölüyor. Sürekli uyarılıp bölünen dikkat ise (internet ve cep telefonlarıyla da yaşadığımız hal) tescilli bir stres kaynağı. Beyin belirsizlikten hoşlanmıyor.

Negatife duyarlık belirsizliğe tahammülsüzlükle birleştiğinde kendini vurucu bir güce dönüşüyor.

Genetik reseptörlerin yanında bir de kültürel reseptör var ki Yorumcuyu yoğuran çok önemli bir faktör de o. Tehdit karşısında bir araya gelmek insanın evrimsel bir eğilimiyken bizimki gibi her daim topluluğa uymanın makbul sayıldığı bir kültürde genelin dışına çıkmak teşvik edilmiyor, açıkça ya da içten içe yeriliyor, kınanıyor. Tek sesli müziğin diyarı bu. Farklılık, başkalık en hafifinden kuşkuyla karşılanıyor. Herkes gibi/kadar düşünmek, hissetmek, ifade etmek içselleştirdiğimiz bir amentü. Güçlü bir biçimlendirici. Bu “herkes”in şiddetle kamplaştığı dönem, ait olunan hangisiyse topluluğa sadık kalma dürtüsünde bir şey değiştirmiş görünmüyor.

Topluluğunda herkes İspanyol gribine yakalanmışken sen sağlıklı kalamazsın, kalmamalısın. Yakışık almaz. Buna bir de sağ kalanın suçluluğu eklendiğinde terörün kara bulutları arasından ışığı seçmenin güçlüğü katmerleniyor.

Terörün artçı etkileriyle etkileşimimizi, Yorumcumuzun karşılığını biçimlendirici birkaç nokta.


Neler yapmalı?

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder