“Ya tartı yanlış ya da zayıflamaya devam ediyorum” dedim.
“Yanlış değil, ben de” dedi babam. Geleli 2-2,5 kilo
vermişiz. “Bu hareketle normal.”
“Yani kanser olmayabiliriz?”
Güldü. “Yok canım! Hem ne yiyoruz ki?”
Fazla bir şey değil. Salata ya da cacık eşliğinde tek bir
çeşit –tahıl veya sebze. (Ben haftada bir balık, Silifke’ye indiğimde gözüm
dönmüşse bir de kebap.) Aralarda (çoğu bahçeden) meyve. Et-tavuk, hamur işi,
kızartma yok. Abur cubur ve içki de. Katlar arasında babam 16, ben 30 basamağı
sayısız kere inip çıkıyoruz. Yürüyüş, yüzme..
Tek sayfaya haydi haydi sığacak bu düzeni yaz, 180-200
kopyasını çıkar; işte göründüğü kadarıyla güneyde bir sezonumuz.
Ama hayatla, çevreyle, birlikte olduklarınla ilişki içte
derinleştiği, zenginleştiğinde rutin, dış şeylerde aynılık azaltıcı,
yoksullaştırıcı değil, dikkat aslolana odaklandığından çoğaltıcı. Besleyici.
İçi renkli yaşamlar bizimki.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder