5 Ekim 2015 Pazartesi

SİNEKLİ ETÜD

Vurdum Flamingo Yoluna. Burnu dönüp çamların gölgesine oturdum. Notaları kuru iğnelerin üzerine açıp başladım çalmaya. İlk kara sinek, varlığımın (terli bedenimle ayaklı bir sebil) farkına varmakta gecikmedi. Buranın sivrileri yaman olur. Kemikli. Sürdüğüm ilaç onları uzaklaştırıyor ama kara sineğe yapacak hiçbir şey yok. İlkini dalga dalga çoğalarak diğerleri izledi. Başımda vızıldayan, konan, kovulup yeniden aynı noktalara konan bir sürüyle devam ettim.

Sineklerin konduğu parmaklarımı kovmak için kaldırdığımda notalarla birlikte parça değişiveriyor, sağa sola salladığım flütle de cümle birden cırtlaklaşıyor ya da bir büyükbaş böğürtüsüne dönüyordu. Öyle komik ki daha sinirlenemeden güldüm.

Yeni bir ses deneyi haline gelen bu sinekli düo devam ederken, ikinci bir ses olarak sineğe (ve benzerlerine) sinirlenme üzerine düşünmeye başladım.

Ne oluyor? Nasıl oluyor?

Bir uyarana ne gibi bir tepki vereceğimi beyin kararlaştırıyor. Buna kız, çok kız, çileden çık, hoşlan vs. Tepki, sığırın konan büveleği kuyruğuyla savuşturması kadar düz bir refleks olabildiği gibi, uyarana atfedilen anlamlarla son derece çetrefil de olabiliyor.

Misal sinek. Sokacak, canımı yakacak, yumurta, parazit, mikrop bırakacaksa uzaklaştırmak gerek. Tamam. Ama böyle bir tehlike yoksa konup gezinmesine bu kadar aşırı tepki vermek niye?

Teninde öngörülmez hareketli bir şeyin teması neden huylandırıcı? Rüzgarın yüzüne düşürdüğü kendi saçların da rahatsız eder ya da elbisenin ensene batan etiketi. Ama bunlarla zıvanadan çıkmazsın. Sinekle çıkarsın. Bunda ona seninkine karşı çıkan bir irade atfetmek yok mu? O kadar otomatik, hiç durup incelenmeden tekrarlanan bir tepki ki pekişmişliği normal görülmesine yetiyor. Sinek kondu mu kovalanır, ısrarıyla deliye dönülür, bu böyledir!

Bu arada çaldığım parçada duraksadığım yere baktım. Parmakların teker teker hareketinde (ve sineksiz aralarda) artık hoş bir ses çıkarıyorum, bayağı olgun. Ama iki, üç, dört parmağın aynı anda kapanacağı yerlerde (sol’den do’ya geçiş gibi) hareketim o kadar akıcı değil. Aksamayı mikro seviyelerde görmek için çok yavaşladım. Çalışı büyüteçle izlemek gibi bir tür. Ve parmaklara öğrenmek, alışmak için zaman kazandırmak.

Aynını sineklerle de yapmaya koyuldum.

Gergin zembereğinin ucunda çat diye olup bitmeye hazır tepkini andan ana izle. Sineğin dolaşmasından huylanıyorsun. Ama bununla, şimdi yazarken defterin sayfa ayracı kırmızı kurdelenin bacağına (aldırmadığın) değişi arasında hiçbir fiziksel fark yok. Fark, tepkini nasıl kodladığında. Birine sinirlen, diğerine aldırma. Tepkinin haklılık hissi, katılığı, yoğunluğu aslında sineğin kendisinden daha asap bozucu değil mi? Böyle seyrederek, (telkinle değil; telkin hemen hiç kullanmadığım bir araç) neler olduğunu anlayarak kodlamayı ne kadar değiştirebilirsin?

Sineği kaldır, yerine nahoş (herhangi bir şey) ve ona tahammül-tahammülsüzlüğü koy. Durup anlamaya çalışmadıkça otomatik pilotta pekişen refleks tepkiler, evet, kesinlikle onlara yol açan uyaranlardan çok daha kısıtlayıcı, stres yaratıcı.

Sol’den mi’ye, sol’den re’ye, fa’dan do’ya yavaş yavaş, parmaklarımdaki sinekleri kovmadan, kendimi hislerini sonuna kadar götürmeye bırakarak gidip gidip geldim.


Bir taşla iki sinek vurduğum çalışmayı da böyle tamamladım.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder