5 Mayıs 2013 Pazar

GALLE FORT


Kale kapısından eski şehre girdiğim an başka bir zaman ve (devamlılığı sağlayan şu ağaçları saymazsam) yere düştüm!



16. yy başında Maldivlere giden bir Portekiz filosu buraya sürüklenmiş. Kalıp yerleşmişler. Çatışıp durdukları Kandy krallığına karşı kaleyi inşa edip duvarlarını zaman içinde genişletmişler. Sonra Hollandalılar gelip Portekizlilerin varlığına son vermiş. Şehri işlemeye kendi mimarileriyle devam etmişler. Sonuç, bugünkü renkli, çekici doku olmuş. Sanatçıların gözde yeri. Kahveler, bistrolar, küçük oteller.. 



Samadhi Buda figürini aramaya devam ederken girdiğim hoş dükkanda (Barefoot) bulacağımı ummadığım başka bir şeyle karşılaştım (serendipity!): Sri Lankalı yazarlardan geniş bir koleksiyon! Kitap deyince akan sular durdu tabii ama iştahımı üç taneyle körelttim.

Sonra kale duvarları boyunca yürüdük. İngilizler 18. yy sonlarında gelip ağırlığı Colombo’ya verene kadar burası adanın ana limanı olmuş.

Adı gibi sağlam duvarlar 2004’teki tsunami sırasında eski şehri korumuş. Yeni yerleşim ise fena vurulan yerlerden. Sri Lanka kıyılarının neredeyse dörtte üçü gibi.



Surların tepesinde rengarenk insan. Aşağıda koca kayalardan birinde güneşlenen siyah çocuklar. Hadi atlayın! diye bağırışımı ikiletmeden suya dalışları. Derken bir köşeyi dönüşte turuncu giysileri ile suda oynaşan bir grup küçücük Budist rahip çömezi! Denizin mavisi, veletlerin bedenlerinin karası, giysilerinin turuncusu, surların sarısı!. Ama yalnızca resme sevinmedim; sevinçleri öyle hakiki ve bulaşıcıydı ki onlar aşağıda, ben yukarıda, kaptırıp birlikte eğlendim.




Hiç yorum yok:

Yorum Gönder