Kitap kitaba açıldı, psikolog Joan Rosenberg’in 90 Saniye (90 Seconds) kitabına vardım. İlgiyle okuyorum.
Konu, zor duygularla
ilişkilerimiz. Rosenberg otuz yıla yaklaşan meslek hayatında en yaygın olarak
ayağımıza dolandığını gördüğü sekiz nahoş duyguyla ne yaptığımızı ele alıyor.
Bunlar:
Üzüntü
Utanç
Çaresizlik
Öfke
Mahcubiyet
Hayal kırıklığı
Engellenme/Früstrasyon
Kırılganlık
Dikkati kendimizden
uzaklaştıran madde ve davranış bağımlılıkları zor duygulardan kaçınma
stratejileri olarak yerleşiyor.
Duyguların bedenimizde
izdüşümleri, fiziksel olarak hissettirdikleri var; kaslarda bir kasılma,
midenin kalkması, boğazda düğümlenme, kalp bölgesinde yangı, iç ezikliği,
boğuntu, daralma.. Rosenberg duygulardan temelde bu nahoş hisler yüzünden
kaçınmaya yöneldiğimizi söylüyor.
Oysa kişiden kişiye,
durumdan duruma değişen bu nahoş hisler fizyolojik olarak tepe noktası en fazla
90 saniye süren (beden için sistemlere yüklenme demek olan bu hal daha fazla
sürdürülebilir değil) bu hislerle kalmayı, belirip yükseldikten sonra alçalışa
geçip kaybolmalarını dalga sörfü yapar gibi yaşamayı öğrenebiliriz. Sonu gelsin
istersen içinden geçip tünelin öbür ucuna çıkmalısın.
Zor bir duygunun çok daha
uzun sürer gibi gelmesinin nedeni yaşayıp tüketmek yerine yüzleşmekten kaçınmamız
diyor Rosenberg. Durup yaşamak yerine hikayelerini yazıp bunları kafamızda
tekrar ettikçe eşlik eden bedensel hisleri de yeniden yeniden kışkırttığımızı
söylüyor.
Kitabı yayıncıya önerdim.
Bu dönemde yapılır mı, kuşkulu. Yer yer polisiyeleri andıran çeşitli kaçınma
stratejilerimizi ele aldığı bölümü ben yine de çevirdim. Birkaç gün boyunca
paylaşacağım.
Kaçındığımız,
ertelediğimiz, yok bildiğimiz şeyler ortadan kalkmıyor, kurtları üzerine cila
çekilen tahta misali içten içe işleyip bedeni, ruhu kemiriyor. Bir başka
atlatma mekanizması olarak kılık değiştiriyor (kırılganlığın endişeye,
endişenin uyumsuz korkuya dönüşmesi vd). Kaçınmanın astarı yüzünden çok daha
pahalı. İşte onun için kayda değer bir kitap 90 Saniye.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder