·
“Coğrafi
bir çözüme” yöneliyor, tası tarağı topladığınız gibi acınızın kaynağı olan
yerden fiziksel olarak geçici veya temelli ayrılıyor musunuz?
Kimileri
hissetmek istemedikleri duygulardan kopmak için bir tartışma sırasında mekanı
terk eder. Kimileri rahatsızlık verici toplantılar ya da sosyal
yükümlülüklerden kaçınmak için işi şehir dışına çıkmaya veya bir kent, bölge,
ülkeden temelli ayrılarak acılarının kaynağından uzaklaşmaya kadar vardırır.
Ama nereye gittiğinizin bir önemi yoktur; duygusal sorunlarınız sizinle
kalacaktır. Kaçınmaya çalıştığınız duyguların kaynağı ile aranıza gerçek
anlamda mesafe koyduğunuz durumlar yaşadınız mı? Bunlardan kaçmaya çalışmak
yerine kendinizi bu duyguları hissederek aşmaya bıraksanız ne değişebilirdi?
·
Bir olay,
durum, kişi ya da olanak umurunuzda değilmiş gibi konuşuyor ya da hareket
ediyor musunuz?
“Umurumda
değil,” nahoş durumlara yaygın bir tepkidir -sorun şu ki, derinden derine
umursuyorsanız tekrar tekrar bunu söylemek bir şey değiştirmez. Daha yerinde
olan “Aldırmak isterim” demektir. Duygular hâlâ oradadır. Sizin
uzaklaşmak istediğiniz duygular hangileri?
·
Kendi
yaşadığınızın haz etmediğiniz yanlarını başkalarına yansıtıyor musunuz?
Bu
strateji kendinizde hoşlanmadıklarınızı başkalarına yansıtma üzerinedir.
Sözgelimi dış görünümünüzden mahcup ya da sosyal ilişkilerde beceriksizseniz
dış görünüşlerinden ötürü başkalarını yargılayabilir, sosyal beceriksizliklerine
laf edebilirsiniz. Aslında bunlar kendinize ilişkin sizin düşünceleriniz ve
kendinizi daha az kırılgan hissetme girişimidir. Sizce kendi duygusal
tecrübelerinizden uzaklaşmak için yansıtma yapıyor musunuz? Yaptığınız anda
bunun farkında mısınız? Yoksa ancak sonradan mı fark ediyorsunuz (veya belki
belirtildiği şu ana kadar farkında değildiniz?)
·
Akıl
okumaya girişiyor musunuz?
Akıl
okuma başkalarının sizin hakkınızda düşünüp söyledikleri konusunda
varsayımlarda bulunmaktır. Genellikle mahcubiyet ya da kırılganlık duygularını
uzak tutmak için başvurulur. Başkalarının sizin için düşündüklerinden
kaygılanıyor musunuz? Neler söylediklerini hayal ediyorsunuz?
·
Gerçeği
söylemek çok zor ya da utanç verici olduğu için yalan söylüyor ya da bilgileri
hasıraltı ediyor musunuz?
Kendinizi
bir yoklayın. Gerçeği söyleyecek olsanız muhtemelen rahatsızlık duyacağınız
için ne kadar yalan söylüyor ya da bilgi atlıyorsunuz? Hangi zor duygulardan
uzaklaşıyorsunuz?
·
Kendinize
odaklanmamak için dikkatinizi ve enerjinizi başkalarının ihtiyaçlarına
karşılamaya mı veriyorsunuz?
Kendi
duygularınızı, ihtiyaç ve sınırlarınızı görüp kabul etmek genellikle zordur.
Başkalarının daha fazla sorunu, daha zorlu problemleri ya da daha büyük
ihtiyaçları olduğunu görmek onların ihtiyaçlarına odaklanmanızı sağlar.
Mesele, bu şekilde kendi ihtiyaçlarınızı azımsamanız ve gerçek duygularınızı,
endişelerinizi bir yana atıp bunlardan kaçınmanızdır. Hiç başkasının durumundan
yararlanarak bunu kendi duygu ve ihtiyaçlarınızla yüzleşmemenin özrü olarak
kullandınız mı?
·
Dikkatinizi
dağıtmak için özveriye, abartılı bir sorumluluk hissi ya da kendinizi feda
etmeye başvuruyor musunuz?
Bunu
bir üstteki stratejinin yakın bir çeşitlemesi olarak düşünün. Gerçek ihtiyaç,
duygu ve endişelerinizi azımsarsınız çünkü başkalarına yük ya da mağdur
olduğunuz düşüncesi nahoş duyguların fiziksel rahatsızlığını hissetmekten daha
kolay görünür. Tanıdık geliyor mu?
·
Kendi
yaşadıklarınızdan kaçmak için ayıplıyor, dedikodu ya da şikayet ediyor musunuz?
Başkalarını
ayıplamak, eleştirmek, dedikodusunu yapmak odağı sizden başkalarına ve başka
durumlara kaydırır. Bu davranışlar aralarında sekiz zor duygudan biri ya da
birkaçı -özellikle üzüntü, öfke, hayal kırıklığı, mahcubiyet ve kırılganlık-
bulunabilen kendi duygularınızdan sorumlu olmamanızı kolaylaştırır. Bunlar aynı
zamanda dikkatinizi yaşadığınız tecrübeden ve herhangi bir durumda sorumluluk
üstlenmekten de alır. Kendinizi duygularınızdan uzaklaşmak için kınamalara,
dedikoduya girişmiş bulduğunuz oluyor mu?
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder