1 Mart 2018 Perşembe

DOĞAL ŞEKER


Müzik hocam, “Kusura bakmayın” dedi, “mailinizi neden sonra gördüm.”




Daha önce bir ara telefonumun aptal olduğunu söylediğimde “Estağfurullah” diyecek kadar kibar (ve telefonu da kullananla bir tutacak kadar organikleştirmiş) biri olduğundan, bir tartımlık süre boyunca durup söyleyeceğinin nasıl anlaşılacağını düşündükten sonra ekledi:

“Artık pek kimse mail kullanmıyor da, her şey telefonla iletiliyor.”

Mektubunu hâlâ kağıda yazıp zarf ve pul yalayarak gönderenlerin sınıfına düşmüşüm demek. Keyifle sırıttım. Geride kalmak diye buna derim ki niyetim tam da o.

Her şeyi telefona sığdırmaya hafifçe takıldım.

“Ama Einstein ne demiş” dedi yumuşak ifadesiyle, “Kafam gereksiz şeyleri orada tutmayacak kadar değerli.”

“Kuşkusuz” dedim, “Kafası değerliymiş. Ama içeriğini ceplerindeki telefona boşaltanların büyük çoğunluğu kafalarında açılan yeri neyle dolduruyor? Daha da fazla kedi videoları? Lagaluga?”

*
NAFTA’nın ardından Meksika’da obezitenin patlama yaşadığını gösterir bir haber magazin izledim. Bakkalları, süpermarketleri dolduran bol kimyasallı eğlencelik yiyeceklerin, mısır şurubuyla tatlandırılmış asitli içeceklerin özellikle genç kuşak ve düşük eğitim seviyeli kesimlerde beslenme alışkanlığını kökten değiştirerek obezite ile şeker hastalığını ülkenin bir numaralı sağlık sorunu haline getirişi anlatılıyordu.

Aspartam! Şeker doymazı beynin kanına girerek bağımlısı yapan, sonra da azar azar öldüren yoğun yapay tatlandırıcı. Geldi, bir avuçluk ekranların bağımlısı oluşun diğer adı olarak yanıp söndü kafamda.

Bir kez gücünün, etkisinin tadını (!) alanın, fazladan bir çaba sarf etmedikçe kölesi olup kalacağı bir ikame.

Aklını, tat alma yetini bir avuçluk ekranlara havale etmek, uyarılma, bağ kurma ihtiyacını karşılamayı onlardan beklemek, yapay tatlandırıcılarla gelen obezite ve diyabetin zihinsel, ruhsal karşılığı değil mi? Bağ kurmak istiyorsan yanındayım işte, iyisi kötüsüyle kanlı canlı bir kimse. Aralarda kaçamak bakışlar atıp durduğun avucundakiler çok daha mı sürükleyici, ilgi çekici, yoksa onlarla yer değiştirsek, ben telefonundan sana uzansam bu kez de onları bırakıp bana mı bakacak fırsat kollardın?

Anlasana, bağımlısı olduğun içerik değil, akış ve o uyuşturucu-uyarıcı akışı sana sunan ekran.

*
Teknolojiden geride kalıyorum. Avucum boş. Dışarı çıktığımda havayı kokluyorum, seslere açılıyorum, duyularıma bayram ettiriyorum. Seyrediyorum.

Yapılandırılmamış, yönlendirilmeyen avarelikle kendimi eğliyor, en derin doyumu da yekpare bir odaklanmada buluyorum.

Şehvetli bir dilim pasta yerine yemeğin üzerine bir tane kuru incir atar gibi oluyor hayatın tadı.

Doğal şeker.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder