Kaplarını doldurduk, döşekli meyve sandıklarını bir
kuytuya yerleştirdik, minderi kendi tüyleriyle kaplı bahçe koltuğunu da onlara
bıraktık, kafalarını okşayıp evden ve kedilerden ayrıldık.
Sabaha karşı zihin gözüm onlara kaydı. Sarmaş dolaş yatan
ufaklıklar, belki gece seferinden daha dönmemiş anne, açık renk postunda karanlıkta bir
uzaylınınkiler gibi iyice koyularak öne çıkan gözleriyle gözdem Oğlan..
Duyguları olduğuna göre kedi yüreklerinden geçenleri hayal etmeye çalıştım.
Ardından, başlarına gelebilecekleri.
Güçlü bir rüzgar plastik koltuğu devirirdi, o vakit
yerden yüksek bir tünekleri kalmazdı sözgelimi.
Buradan bir kaydırak gibi kaymaya başladım, kediler,
insanlar; alemler arasında gidip gelmeye.
Gelip geçen türdeşlerinden yardım isteseler, devrilen
koltuğu o çeviklikleri ve pati birliğiyle düzeltebilirlerdi. Fiziksel olarak
yapılabilir, kavramsal olarak ise sorun ve çözüm tasavvurunun gerektirdiği
akılsal boyut ile imkansız.
Hadi diyelim bu değişikliğin –devrilen koltuk- bir sorun
olduğunu, hatta çözümünün bulunabileceğini anladılar, Dünyanın bütün kedileri birleşiniz! çağrısına kaçı uyardı? Cevval
sokak kedileri, sahiplerini hizmetkar kılan cins kediler, fare ile
beslenenlerle vitamin takviyesi alan, dişleri düzenli bakımdan geçenler..
Aklın bir –ya da birkaç- üst basamağından, insanlığın
cebelleştiği irili ufaklı sorunlar da devrildiği gibi kalacak o plastik koltuğun
dengi olarak görünmez miydi? Fiziksel olarak çözümlenebilir, kavramsal olarak
ise o boyutta kalındıkça imkansız.
Edwin Abbott 1800’lerin sonlarında yazdığı kitabında (Flatland -Düz Diyar) sakinlerinin iki
boyutlu geometrik biçimler olduğu dümdüz bir alemi anlatıyor. Günlerden birinde
bir geometrik biçime oradan gelenlerce üçüncü bir boyut keşfettiriliyor. Kahramanımız neden
sonra ikna olup türdeşlerini de bildiklerinin ötesi olduğuna ikna etmeye
çalışırken başına gelmedik kalmıyor –ama kendisi dördüncü bir boyutun kapısını
da aralamış oluyor.
*
Eşiklerde kokumuzu almaya çalışıyorlar mıdır hâlâ?
Her sabah yukarıdan inerek karınlarını doyuran, bazen de
hepsini kovalayan kaprisli tanrıların nereye gittiğini sormazlar tabii
herhalde ama demin vardı-şimdi yok
karşıtlığı kafalarını karıştırmaya, bozulan düzenleri rahatsızlık vermeye devam
ediyordur. Bir de koltuk devrilecekmiş, çok mu?
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder