7 ay daha devirdik. Biz onu, o bizi öğüttü. Adını anmaya
değer olaysız bir 7 ay daha. Ateşi başa gelenlerle beslenen sohbetlere hiçbir
katkım olmaz. Ama konu baştan gelenler olursa başka, tezgahım, laboratuarım,
deney tüpüm, eğlenceliğim yerine geçen insan işleyişi konusunda beni ateşlemiş
gözlemlerden, fikirler, deneyimlerden bolca söz ederim. Pek alıcısı olmayan
şeyler. Hiç kendinden ibaret kalmayıp hayata karşı tavrımı anlamada bana
köprülük, kapılık eden, müzik alemine kendi çırasının ışığını tutan flüt
üzerine de uzun uzun konuşabilirim. O da geçer akçe değil. Böylece insanlar
konuşuyor, ben dinliyorum.
Neler yapıyorsun diye sorduklarında kestirmeden “Yaşıyorum”
diyorum. Ruhumun gıdasını olaylardansa en basite indirgenmiş hayattan, doğadan
çıkarıyorum. Değişiklik peşinde koşmadan değişime geçit veriyorum. Kırka
bölünmeyen dikkatimin odaklandığı şey renk oluyor, haz, doyum. Para saçılmayan,
havadan sudan şeyler ilk elden beslenme.
Doğanın yansıdığı kafamda bol boşluk, açıklık,
tıkanıklıklarıma, engellerime, koşullanmalarımın gücüne, karanlığımın koyuluğu,
aydınlığımın enginliğine, sivrilik, keskinlik ve yumuşaklığıma, pasıma,
ışığıma, sınırlarım ve olanaklarıma uyanıyorum.
Nesini anlatayım? Yaşıyorum işte.
Bir 7 ay daha bu oyunun sahnesi oldun, sağ ol ve hoşça
kal güney.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder