Beş gündür sıkı bir entrikalar labirentindeyim. Kapalı
kapılar ardında kotarılan, yakın tarihe rengini vermiş, girift, griden
karanlığa uzanan hummalı bir faaliyetin çekiminde. Rehberim sağlam, bana arkama yaslanıp seyri
entelektüel bir yakıt haline getirmek kalıyor.
Murat Yetkin’in Meraklısı
İçin Entrikalar Kitabı’nı okuyorum.
Hiçbir şeyin göründüğü gibi olmadığı, sığ ezberlere
sığmadığı, basmakalıp tekrarlarla açıklanamayacağı gerçeğinin kitabı bu
aslında. İnsan aklının sahne arkasının, entrikalar mutfağının. Yumurta
kabukları üzerinde kimi zaman zarif kimi zaman hantal ve bir çuval inciri
berbat edici bir dansın. Hırs ile zekanın, strateji ile egonun, inanç ile
ihanetin dansının.
Sızdırılan atom bombası sırlarından KGB’nin İstanbul’dan
da geçen İngiliz Beşlisine, darbelerden krizlere, skandallara, Çöl
Kraliçesinden Ruzi Nazar’a olaylar, suretler, mekanlar iç içe geçe, birbirine yön vere
akıp giderken arka planda casusluğun ruhunu
da sufle ediyor Murat Yetkin. Soğuk Savaş döneminin para kadar, belki ondan
fazla bir –kendi tarafının ideolojisine- inanmışlık, bir gönül işi olduğunu –ve
artık öyle olmadığını (ama gel de Edward Snowden ile Julian Assange’ı düşünme
şimdi).
Ben Entrikalar Kitabını okuyorum, Murat Yetkin ise entrikaları bir
gazeteci olarak seziyor, görüyor, tarihsel, güncel, yazınsal izlerini sürüyor, kulislere dalıyor ve ayrıntıları
eleyip bağlantılara işaret ederek, dünyanın en zehirli balığı fugu’yu güvenli
biçimde ayıklayan Japon aşçı misali leziz bir öğün olarak önünüze getiriyor.
Bir yandan okuyor, bir yandan da böyle bir kitabın
arkasındaki mesaiyi, işleyişi düşünüyorum.
Usta bir elden geçmese insanın yönünü kaybetmesinin işten
olmayacağı karmakarışık, ağır bir malzemeyi basite kaçmadan yalınlaştırmak başlı
başına bir beceri.
Yalınlaştırmak ve ilginç kılmak.
Ana dürtüsünün merak olduğunu söyleyen bir gazeteci (ve
besbelli ki yazar) Murat Yetkin. Gerçeğe, işlerin aslına beslenen bir merak. Araştırmacılığı
siyasi eğilimlerine bulamayacak, piyasadaki sayısız örneği gibi olguları
kafasına göre eğip büküp ne olsa aynı şekilde çalacağı düdüğüne arka plan
etmeyecek kadar da saygılı olduğu bir merak bu. Zihni Ebedi Genç halinde, işlek ve yaşsız tutan. Saflığı gayri şahsi
olmasına bağlı olduğu için de daima –en olumlu anlamda- hafif. Ve bulaşıcı!
İşte yaşadıklarımıza olduğu kadar yazınsal bir tarz
olarak casusiyeye de beslenen böyle
bir merakla yazılmış Meraklısı İçin
Entrikalar Kitabı.
İnsanın ufkunu, bakış açısını genişleterek, daha
fazlasını bilmeye iştahlandırarak okunuyor.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder