17 Ekim 2017 Salı

RİTMİ DEĞİŞTİR, NE ÇOK ŞEY DEĞİŞİR

Johannes Ciconia’nın 1300'lerin sonlarında yazdığı Le Ray au Soleyl adlı kanonu ilginç. Kanon, enstrümanların aynı melodiyi seslendirmeye farklı aralıklarda başlamasının yanı sıra farklı ritimlerde ilerlemesi üzerine kurulmuş.

Böylece zaman hissini, parçanın belkemiğini eğip büken, uzatıp kısaltan sıra dışı bir dinamik ortaya çıkıyor. Kafa buldurucu!

Ciconia’nın kanonuyla yaptığı bir süredir teknolojiyle ilişkimde yaptığımı yansıtıyor: Aynı telden ama farklı tempoda çalmak.

Dilim bir karış dışarıda, aletti programdı ıvır zıvırı (teknoloji tanrıları günahımı bağışlasın) güncelleme peşinde koşmak yerine arkamı yaslanıp geriden takip ettiğimde çoğunluğa/modaya/önüme getirilene uymanın göz bağı sıyrılıyor, manzarayı bundan serbestleşen bir bakışla seyredebiliyorum.

iPhone 7 kuyrukları uzaya dursun, geçen sene yanlışlıkla iyice aptallıktan bir nebze ilerisine yükselttiğim telefonumla koşuşmayı arkadan seyretmek, yarışın içinde hiçbir zaman göremeyeceğim şeyleri göremeyeceğim açıklıkta önüme seriyor.

Melodiye, ana akışa savaş açmaya, dışında kalmak için debelenmeye gerek yok; ritmi değiştir, geri kalan da değişiyor.

*

Tempoyla oynamak (müzikten öğrendiğim bir şey daha), sadece teknolojiyle ilişkide de değil, büyük bir özgürleşme kaynağı.

*

Düşünüyorum da.. Çocukluk, ergenlik, yetişkinlik, yaşlılıkla hayatınki de böyle bir kanon değil mi?

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder