Bir zamandır üzerimde tatlı bir sükunet var. Şöyle bir etrafıma bakındım, ne eksildi ne çoğaldı ya da değişti de bu geldi?
Başka birkaç şeyin arasından sosyal medyadan kopuşum öne
çıktı.
Haftalar oluyor, Instagram hesabımı kapadım, Facebook’a
uğramaz oldum.
Önceleri uluslararası diyaloglarıyla hoş, besleyici bir
platform olan bu sonuncusu, çok uzun zamandır akışıyla sel sularını
andırıyordu. Newsfeed’inde izlediğin bir iki arkadaş, derken isteyeceğin
düşünülen bir yığın link, haber, site. Şişmiş hayvan leşleri, arabalar, tahta
parçaları bulandıkça bulanan sularda girdaplanarak akıp.. gitmiyor, gitse
keşke, seni de içlerine alıyor, uyuşturuyor, bulandırıyor. Tuz buz olmuş
dikkatinle aklın perme perişan.
Gerekli gereksiz bunca malumatın bombardımanı zaman
algısını kuşa çevirip ya şimdi ya hiçbir zaman’a sıkıştırarak insanda bir
acillik duygusu uyandırıyor. Hadi, hemen tepki göster, bunu da beyan et!
Yakınlarda sosyal medyanın gerçek bir tartışma ortamının
düşmanı olduğuna dair bir şey okudum. Burada önem verilen etraflı düşünme
(zaman!), dinleme, karşılık verme değil, peşinde olunan asıl şeyin (beğenilmek
ve onun vaadi pompalanan özgüven) hizmetinde tepki göstermek olduğunu söylüyor
ki bunu her kullanıcı yaşar zaten. Bir sahtelikler pazarı burası. Sahte
heyecan, sahte doyum, sahte (ama etkisi gerçek!) kaygılar. Para eden de
köşelilik, sertlik, vuruculuk, çarpıcılık.
Kalburun üstü de bir süre sonra kendini tekrarlamaya başlıyor.
E yeter artık diyene kadar yavan, hiçbir besleyiciliği
kalmamış bir evliliği sürdürür gibi sürdürdüm daha bir zaman.
Bir bağımlılığın sonu başka bir kaynak (ya da onun sezgisini)
bulduğunda geliyor. Sana o adımı bir attıracak pir attıracak enerji, cesaret.
Geldi ve çıktım.
Getirdiği sükunet birikimliymiş demek ki bu sabah farkına
vardım.
Bu beni sırf sosyal medyada değil, genel olarak malumat
bombardımanına karşı da aşılar umarım.
Daha çok işitmek (bilmek değil, hayır! Bu akım ile gelen
bilgi değil, ajitasyon), sırtıma daha çok sorumluluk yüklemiyor. Beni bir
şeyleri sadece kendi irademle değiştirebileceğim yanılsamasıyla boğmuyor.
Sırt çevirmek, imgemi parlatmayı bırakıp eve dönmek gibi.
Zaafları, güçlü yanları, aydınlığı ve karanlığıyla kendimden yola çıkmak.
Yolculuğu da zamana sermek.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder