27 Aralık 2023 Çarşamba

ÜZÜMÜ YİYOR, BAĞINI DA SORUYORUM

Bir zamandır üzerimde tatlı bir sükunet var. Şöyle bir etrafıma bakındım, ne eksildi ne çoğaldı ya da değişti de bu geldi?

Başka birkaç şeyin arasından sosyal medyadan kopuşum öne çıktı.

Haftalar oluyor, Instagram hesabımı kapadım, Facebook’a uğramaz oldum.

Önceleri uluslararası diyaloglarıyla hoş, besleyici bir platform olan bu sonuncusu, çok uzun zamandır akışıyla sel sularını andırıyordu. Newsfeed’inde izlediğin bir iki arkadaş, derken isteyeceğin düşünülen bir yığın link, haber, site. Şişmiş hayvan leşleri, arabalar, tahta parçaları bulandıkça bulanan sularda girdaplanarak akıp.. gitmiyor, gitse keşke, seni de içlerine alıyor, uyuşturuyor, bulandırıyor. Tuz buz olmuş dikkatinle aklın perme perişan.

Gerekli gereksiz bunca malumatın bombardımanı zaman algısını kuşa çevirip ya şimdi ya hiçbir zaman’a sıkıştırarak insanda bir acillik duygusu uyandırıyor. Hadi, hemen tepki göster, bunu da beyan et!

Yakınlarda sosyal medyanın gerçek bir tartışma ortamının düşmanı olduğuna dair bir şey okudum. Burada önem verilen etraflı düşünme (zaman!), dinleme, karşılık verme değil, peşinde olunan asıl şeyin (beğenilmek ve onun vaadi pompalanan özgüven) hizmetinde tepki göstermek olduğunu söylüyor ki bunu her kullanıcı yaşar zaten. Bir sahtelikler pazarı burası. Sahte heyecan, sahte doyum, sahte (ama etkisi gerçek!) kaygılar. Para eden de köşelilik, sertlik, vuruculuk, çarpıcılık.

Kalburun üstü de bir süre sonra kendini tekrarlamaya başlıyor.

E yeter artık diyene kadar yavan, hiçbir besleyiciliği kalmamış bir evliliği sürdürür gibi sürdürdüm daha bir zaman.

Bir bağımlılığın sonu başka bir kaynak (ya da onun sezgisini) bulduğunda geliyor. Sana o adımı bir attıracak pir attıracak enerji, cesaret.

Geldi ve çıktım.

Getirdiği sükunet birikimliymiş demek ki bu sabah farkına vardım.

Bu beni sırf sosyal medyada değil, genel olarak malumat bombardımanına karşı da aşılar umarım.

Daha çok işitmek (bilmek değil, hayır! Bu akım ile gelen bilgi değil, ajitasyon), sırtıma daha çok sorumluluk yüklemiyor. Beni bir şeyleri sadece kendi irademle değiştirebileceğim yanılsamasıyla boğmuyor.

Sırt çevirmek, imgemi parlatmayı bırakıp eve dönmek gibi. Zaafları, güçlü yanları, aydınlığı ve karanlığıyla kendimden yola çıkmak.

Yolculuğu da zamana sermek.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder