1 Mart 2021 Pazartesi

SKANDÂL!

Bir gerçek köy ile doğanın ortasında bir ev ardından şehirli köyüme döndüm.

Nereden nereye geçtiğin önemli. Buranın üzerine İstanbul ne ise oralardan sonra burası da neredeyse öyle gelebilirdi. Ama hoş bir beklenmediklik oldu, insan çokluğundan önce ufak bir inek sürüsüyle karşılaştım. Halk plajının ucuna yığılmış, suyu kokluyorlardı. Başları fazla boş kalmadı. Gelen geçen, Bağdat Caddesini koyun sürüleri basmış gibi hayret ve kınamayla söyleniyor, cep telefonlarına davranıyordu. (Ben de davrandım ama torunum olsa yakın bir gelecekte bir zamanlar burada inekler bile görünürdü diye başlayıp anlatacağım bir dönüşüm vesikası bulundurmak için.)



“Bunlar da nereden gelmiş buraya?!”

“Kimin bu hayvanlar? Çobanları nerede?!!”

Fosfor yeşili yelekli belediye işçileri hayvanların başına geçti de millet yatıştı. Allah vermesin, yoksa nerede olduğumuza uyanmak vardı.

*

Sizi biraz bekleteceğim, döküm alıyorum da, dedi kasiyer.

Gözüm hemen yan kasaya gitti. “Oraya geçeyim.”

Arkadaş kahvaltıya gidecek, dedi, hemen bakacağım size.

İçimdeki, boşanmaya hazır zembereğin başını boş bırakmaya gelmiyor. Diz altı refleksi gibi, ortaya çıkıveriyor.

Başımı iki yana salladım.

“Şehir alışkanlığı işte. Acelem neyse?!”

Kasiyerle birlikte güldük.

Yolda, ne oralısın ne buralı dedim.

Ne köylü ne şehirli olanlarla birlikte şehri köye taşıyıp ne orası ne burası edenlerle yığıla çoğala, reflekslerimizi çok bileyip az gevşete yuvarlanıp gideceğiz anlaşılan.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder