Korona
Kokoş
Koko
Nana
Korko
Ciğerlerimize takılıp kendini bize
coğalttırıyormuşun ha, seni küçük edepsiz protein molekülü!
Marifetin hayatlarımıza sekte vurdu, tamam.
Can, sağlık, mal, ekonomi bırakmadı.
Ama iş takmak, takılmak olunca elimize su
dökemezsin sen (biz onu 20’şer saniyeler boyunca döne döne kendimiz
yapıyoruz!).
Seni beyinlerimizin sorun çözümüne hizmet
etmeyen nerelerine takıyor, bir mikroskopluk bir teleskopluk ederek etrafında fır
dönüyor, en derin korkularımızın içine kendi kendimize sokuyor, bunları hasta
öksürüğü şiddetiyle her yanımıza yayıyoruz.
Sen ciğerlerimizi oyadur, beyinlerimizi
fikrinle biz hallediyoruz.
*
Sonunda gidip nizami maske aldım. Kendimi,
insanları koruyucu, olasılık düşürücü.
Bu işin senlik faslı.
Benlik yanı için de seni kafamda
ehlileştiriyor, kılıktan kılığa sokuyorum.
Kah bir çizgi roman figürüsün.
Kah Disney karakteri.
Odadan odaya gidip gelirken basket topu gibi
yanımda seni sektiriyorum.
Avuç içime ufaltıp çimen yeşili, yumuşakça bir
stres topu ediyorum.
Ayaklarımı uzatmış tv seyrederken şişirip
helyum basıyor, ipi bileğimde, psikedelik renkli balon halini tavana salıyorum.
Bir arkadaşımın güzelim şarkısının girişini
adına uyarladım, sabah perdeleri açarken onu söylüyorum:
KO-ROO-NAA
(do-sol-la)
KO-ROO-NAA
(re-sol-la)
Takılacaksak biraz da sen bana uyacaksın,
napalım!
Bugün bulutlu, sen de kara gözlüklüsün.
Kafandaki karanfillerin sağ tarafı mor, sol tarafı fosfor sarısı.
İnsana çattın yavrum.
Sen istedin.
Takmak öyle olmaz, böyle olur.
Eline sağlık Seda. Ne güzel, hiç olmazsa sen kafa buluyorsun Korona'yla, böylece içimiz rahatlıyor biraz. Benim zaten paranoyak, kaygılı, depresif bir kişiliğim var, kafayı yedirtiyor bana bir sürü haber. Artık haberleri izlemiyorum bile. Sen böyle pozitif yazılar yazmaya devam et lütfen! Çok sevgiler.
YanıtlaSil